Gözünüzü kapatın ve düşünün...

Velev ki bir kavganın içerisine düştünüz. Bu kavga esnasında rakiplerinize göz dağı verip onları sindirmeniz gerekiyor. İlk önce kime saldırırsınız? En zayıf, en çelimsiz, en güçsüz olana mı?  Yoksa en semiz, en güçlü, en göze batana mı? Akıllı adam ikinci şıkkı tercih eder ve güçlü olanı hedef tahtasına koyar. Neden mi? Çünkü güçlüye attığınız bir yumruk, güçsüze atacağınız on yumruktan daha fazla ses getirir. Kavgayı izleyenlerin gözünde sizi daha cesur daha gözü kara daha delikanlı kılar da o yüzden..

Bir kavgada en güçlü olanın en güçsüz noktasını keşfedip, orasına atacağınız bir tekme, karşınızda ki rakibiniz ne kadar güçlü olursa olsun, belki de rakibinizi ekarte etmeye yetecektir. Yada yenemeseniz dahi artık namınız alıp yürüyecektir. İşte siyonistler bu gerçeği çok iyi bildikleri için Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırıyorlar. Çünkü biliyorlar ki şu anda dünya üzerinde onların eline ayağına dolaşacak. Cüssesine bile bakmadan onlara savaş açacak tek ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir.

Her zaman yazılarımda tekrar ettiğim bir iddiam vardır.  Yeryüzünde 195 ülke olmasına karşın, dalgalanan 2 tane bayrak vardır. Bu bayraklardan biri İsrail bayrağı, bir diğeri ise Türkiye Cumhuriyeti sancağıdır. Türkiye Cumhuriyeti, özellikle son dönemde yaptığı icraatları ile dik duruşuyla ve Siyonizme kafa tutuşu ile tüm dünya ülkelerine örnek teşkil etmekte ve siyonizmin  tekerine çomak sokmaktadır.

Türkiye'nin siyonist Emperyalist sisteme karşı kazandığı her savaş, siyomistler tarafından sömürge haline getirilmiş tüm dünya ülkeleri için örnek teşkil etmekte ve bizim gibi yıllardır siyonizmin ayakları altında ezilmiş Hristiyan ülkelere dahi Umut olmaktadır. Türkiye'nin bu dik duruşu karşısında Siyonizm her diz çöktüğünde, Türkiye Cumhuriyeti'ne yanaşan onunla işbirliği yapmaya çalışan ülkelerin sayısı da gitgide artıyor. Çünkü artık hiçbir dünya ülkesi Siyonizme hizmet etmek istemiyor, onların sömürgesi olmak istemiyor. Bunun en bariz örneğini Venezuela da yaşadık. İran'da yaşadık. Katar da yaşadık. Suudi Arabistan da yaşadık. Balkanlarda yaşadık. Rusya'da yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti'ne yanaşan hangi ülke varsa siyonistler direkt olarak o ülkeyi hedef haline getirdiler ve getirmeye de devam ediyorlar.

İran'a uygulanan ambargo, Rusya'ya yapılan iç ve dış saldırılar, Venezuelaya yapılan darbe girişimi ve alınan ambargo kararı, Balkan ülkelerini içerden karıştırma çabaları, Suudi Arabistan'da kuşatılmış Krallık, Katar'ı yalnızlaştırıp ele geçirme çabaları, hep Türkiye Cumhuriyeti'ne yanaşmalarının ve Türkiye Cumhuriyeti'ni örnek almalarının tezahürüdür.

Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti, Siyonistlerin gözünde en semiz, en güçlü, en göze batan rakiptir. Türkiye Cumhuriyeti'ne atacakları bir yumruk, güçsüz ülkelere atacakları 10 yumruktan daha fazla ses getirecektir. Türkiye Cumhuriyeti'ni ekarte ettikleri takdirde, tüm dünya ülkelerini bir 100 yıl daha ekarte etmiş olacaklar, sindirmiş olacaklar, korkutmuş olacaklar. Bunu onlar çok iyi biliyorlar. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırıyorlar.

İşin en can alıcı tarafı ise, Türkiye'yi sahada yenemeyeceklerini bildikleri için, masada sıkıştırmaya çalışıyorlar. Köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar, Türkiye'nin en zayıf noktasını yani ekonomisini yumruklamaya çalışıyorlar ama 100 yıl önce olduğu gibi karşılarında sağır İsmet'in değil, BAŞKOMUTAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ın olduğunu bilmiyorlar.

100 yıl önce sosyal ön yargılarından dolayı, sindirilmişliğinden dolayı susan, geri duran Türk halkının değil, gömlek ile tank durduran F16'ya levye fırlatan, tankın önüne yatan, BAŞKOMUTANI VE ÜLKESİ İÇİN GEREKİRSE DÜNYANIN ALTINI ÜSTÜNE GETİRECEK YENİ BİR NESLİN TÜREDİĞİNİ BİLMİYORLAR. Ama öğreteceğiz, az kaldı, öğrenecekler.

Türk halkına atacakları bir yumruk karşısında beyinlerinin pekmezini akıtacağımızı öğrenecekler. DÜNYAYA LAGALİBE İLLALLAH DİYE HAYKIRAN KORKUSUZ TÜRK MİLLETİNİN DEĞNEĞİNE SÜRTÜNMENİN, ONLAR İÇİN NASIL BİR SEMERESİ OLACAĞINI ÖĞRETECEĞİZ, ÖĞRENECEKLER. Son bir hafta içerisinde bize çektikleri ekonomik operasyonununda  nasıl bir hezimet ile sonuçlandığını gördüler. Onlar Türk halkının doların yükselişi karşısında, döviz bürolarına koşup döviz alacağını hesap ederken, Türk halkında ki paraya karşı vurdumduymazlığı gördüler.

KAN İLE ALINAN TOPRAKLARI  DÖVİZ İLE TESLİM ETMEYECEĞİMİZİ YAŞAYARAK TECRÜBE ETTİLER ve Vallahi ve billahi Mobbing yaparak  gaza getirmeye çalıştıkları Türk halkının karşısında bir kez daha yenildiler. Ellerinde şu anda hiçbir kozları kalmadı. Yalnız bu saatten sonra yapmamız gereken tek şey, BAŞKOMUTANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞANI VE DEVLET BAHÇELİ'Yİ İYİ MUHAFAZA ETMEK OLMALIDIR. Çünkü bunlar kalleş insanlar, adam gibi karşımıza dikilip savaşamazlar. Ancak ve ancak içimizdeki hain işbirlikçilerini kullanarak arkadan vururlar. Buradan devletime tavsiyem, BAŞKOMUTANIMIZ Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Devlet Bahçeli'nin tüm mitinglerini iptal edip, onları şiddetle koruyup kollamalarıdır. Emin olun mitingler insanların fikirlerini değiştirmez, insanların kafasında kat'î ve değişmez kuralları vardır ne yaparsanız yapın onları değiştiremezsiniz. Bugüne kadar ülkemize yapılan saldırıları görüpte, hala aklında soru işareti olan insanların  fikirlerini mitinglerle değiştirebileceğimize inanmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Diyeceklerim bu kadar.