Bayilik sisteminde çözülme: Geleneksel markalar cazibesini kaybediyor
Mobilya ve tekstil sektörlerinde son aylarda yaşanan gelişmeler, bayilik sisteminin mevcut yapısında ciddi bir sorgulama sürecine işaret ediyor. Sektörde yıllardır yer alan bazı köklü markaların, bölgesel pazarlardaki etkinliği zayıflarken, yatırımcıların bu markalarla olan iş birliklerini yeniden değerlendirdiği görülüyor. Özellikle Anadolu’daki bayiler, mevcut sözleşmelerini feshetme ya da daha dinamik ve düşük maliyetli alternatif markalarla yeni anlaşmalar yapma eğiliminde.
Sektörde faaliyet gösteren bir bayi temsilcisi, son dönemde özellikle pazarlama desteği ve lojistik hizmetlerde yaşanan aksamalar nedeniyle bağlı bulundukları markayla ilerlemenin zorlaştığını belirtiyor. Bayinin ifadesine göre, “Yıllardır aynı tabela altında satış yapıyoruz ancak son iki yılda ne destek alabildik ne de eski satış hacmini yakalayabildik.” Bu sözler, sektördeki bazı büyük markaların yerel bayilerine sunduğu avantajların artık yeterli bulunmadığını ve iş birliğinin sorgulandığını ortaya koyuyor.
Bedelsiz marka hakkı dahi yeterli gelmiyor
Bazı markaların, yeni bölgelere giriş yapabilmek için bedelsiz marka kullanım hakkı teklif ettiği; ancak buna rağmen yatırımcıların ilgisinin zayıf kaldığı yönünde bilgiler paylaşılmakta. Bu durum, marka algısında bir yıpranmanın yanı sıra, sahadaki gelir beklentisinin de düştüğüne işaret ediyor. Girişimci bayiler, bu tarz tekliflere rağmen daha genç ve esnek iş modellerine sahip firmalara yöneliyor.
Bir diğer sektör temsilcisi, “Artık yeni markalarla çalışmak daha kolay. Ne kadar çok isim duyurmuş olursa olsun, eski yapıdaki firmalar hızla adapte olamıyor” diyerek, bayilerin daha esnek karar alma arayışında olduğunu ifade ediyor.
Mobilya ve tekstil aynı dalgada savruluyor
Mobilya sektöründeki bu gelişmeler, paralel biçimde tekstil sektöründe de gözleniyor. Birçok mağaza, yüksek kira giderleri ve artan stok maliyetleri nedeniyle faaliyetlerini küçültmeye veya sonlandırmaya başladı. Özellikle küçük ölçekli markaların, büyük perakende zincirleri karşısında rekabet gücünü yitirdiği; franchise sistemine dahil olmuş mağazaların ise maliyet baskısı altında kaldığı belirtiliyor.
Ekonomik dalgalanmalar, kurdaki belirsizlik, hammadde fiyatlarındaki artış ve tüketici talebindeki gerileme, hem mobilya hem de tekstil sektöründe ortak bir sıkışmaya yol açmış durumda. Sektör analistleri, bu gelişmelerin önümüzdeki dönemde daha fazla mağaza kapanmasına ve franchise zincirlerinde ciddi daralmalara neden olabileceğini öngörüyor.
Yatırımcılar temkinli ama arayışta
Yaşanan bu süreçte, yatırımcıların tamamen sektörden çıkmak yerine daha düşük maliyetli ve yerel çözümler sunan markalara yöneldiği görülüyor. Yeni girişimlerde esnek sözleşmeler, düşük başlangıç bedelleri ve dijital destekler tercih edilme sebeplerinin başında geliyor.
Mobilya ve tekstil gibi geleneksel sektörlerde yatırımcıların yönü değişiyor. Sözleşme fesihleri, tabela değişiklikleri ve iş birliklerinin yeniden şekillenmesi, sektörün önümüzdeki aylarda daha da hareketleneceğini ve bazı firmalar için sürdürülebilirliğin ciddi biçimde sorgulanacağını ortaya koyuyor.