Yazları tüm camlar açık oluyor, ister istemez evlerde ne kavga ne gürültü var bizim evin içinde. Bu yaz yan dairede yeni evlenen çift kavga ediyordu naklen yayın bizim evde tabi. Kavganın bir yerinde "annemi sevmiyorsun sen" dedi kadın, adam da "sevmek zorunda mıyım" dedi.

Kavga oradan aldı yürüdü "zaten düğünde şöyle yaptın böyle yaptın, onu almadınız buna karşı çıktınız" derken kavga o kadar büyüdü ki bir şeyler kırılmaya başladı. Tüm apartman kapıya çıktı, gidip kapıyı çaldılar "hayırdır" dediler de sesler öyle kesildi.

Kadın şimdi hamile... 

Apartman olarak karı kocanın arasına girilmemesi gerektiğini o gün yeniden tecrübe etmiştik.

Ama ben karışırım!

Annesinin telefonuna dönmeyen, dönse bile oflayarak açan, annesi onu merak ediyor diye neredeyse sinir krizi geçiren, annesi neyi sever neyi sevmez bilmeyen, bir defa bile "ya hadi seni bugün şuraya götüreyim" demeyen, annesinden gençliği boyunca devamlı yemek çay servisi bekleyen, analarına garson muamelesi yapan adamlar utanmadan karıları annelerini kendi anneleri gibi sevsin istiyorlar, hem de bir günde.

Bu kız tarafı içinde geçerli.

Yeri gelip kendi bile annesi ile anlaşamayan, şu işin ucundan tut dese gözlerini devire devire yapan, yatağını bile toplamaktan aciz annesine yardım etmeyen, annesine düşman gibi davranan kızların anneleri, evlenince bir kıymete biniyor. İstiyor ki kendi yıllarca annesini adam yerine koymamış ama kocası ona kraliçe gibi davransın.

Dün haberlerde annesini karısının dolduruşuna gelip döven adam (!) haberi ile mevcut olan kanım daha da perçinleşti. Yeni evli çiftlerde en çok gözlemlediğim kavga sebebi "anneler".

25 sene boyunca kendi annesi ile o kadar sevdiği halde sorun yaşayan insanların sizin annenize görür görmez aşık olmasını mı bekliyorsunuz?

Ya da yeni gelinlere sormak istiyorum yıllarca anasının kuzusu olmuş adamların bir gün de analarına düşman olmalarını ve sizin sözünüzden çıkmayacaklarını mı zannediyorsunuz?

İnsani ilişkilerimizi yönetirken çıkarlarımızı değil merhametimizi refarans alıp vicdan ile hareket etsek, "of" bile demeyin gibi çok hassas teraziler ile olaya yaklaşan bir dinin mensupları olduğumuzu unutmasak şu sorunların hiç biri olmayacak.