Hiç çaresiz hissettiğiniz oldu mu?

Çıkış bulamadığınız ve o en çaresiz anınızda birinin size yardım etmesine çıkıp gelmesine şaşırdığınız peki?

Yağmur rahmet olsun yağsın üstünüze diye göklere bakıp beklerken, gelen fırtınadan bile medet umduğunuz öyle çaresiz hissettiğiniz kendinizi olmadı mı?

Ya da birine yardım ettiğiniz sırada "oh be iyi ki geldin!" ya da "iyi ki yaptın" dediler mi size?

Başkalarının çaresiz anlarına yara bandı oldunuz mu hiç?

Akmayan çeşmelerine su, alınamayan nefeslerine balkon olduğunuzu hissettiniz mi?

Biri bir işinizi gördüğü zaman ya da bir derdinizi dinlediği zaman sanki yaz günü sıcaktan terlemişsiniz diliniz damağınıza yapışmış da sanki size soğuk su uzatmış kadar rahatlattı mı davranışı?

Daha doğrusu şöyle sorayım uzatmadan;

Hiç başkası sizin, siz de bir başkasının Hızır'ı oldunuz mu?

Bu Ramazan'da;

Birinin borcunu ödesek, birinin çocuğunu tedavi ettirsek, evladı olmayan bir ailenin tüp bebek parasını biz ödesek, Suriyeli bir aileye odun alsak kömür alsak ya!?

Omuzları çökmüş birinin derdini sorsak, çocuklarından bunalmış bir anneye cenneti hatırlatsak; yatalak bir hastaya sabretmenin ecrinden bahsederken, olur ya akarsa gözyaşları o uzanamazsa biz silsek ya!?

Babası olmayan bir çocuğu bayram traşına biz götürsek, annesi olmayan kız çocuğunun bu bayram ellerini biz kınalasak, büyüklerin ellerini değil avuç içlerini öpüp bize kattıkları için teşekkür etsek ya?!

Niye Hızır beklerken düşsün omuzlarımız, biri derdini anlatmadan anlasak hızır gibi biz yetişsek ya?!