Makro göstergeler çok iyi olabilir... Ama ya eşitlik ve adalet, ülke deki GSYH veya kişi başına düşen milli gelir veya özkaynakların çokluğu ile doğru orantılı mıdır? Bu konuda zekat müessesi konusunu çok anlattım ve gündeme getirdim. Zekattan önce anlatılması gerekenler de var...

İyiliği yaşatmak için önce kötüyü değil, kötülüğü öldürmek gerekir. Çağımızın sosyal adaletsizlikteki en büyük kötülüğü ise faizdir...

Para piyasaları işgücü, üretim ve paylaşım yelpazesinde varlığını sürdürür. Kutsal merkezi ve yerel para mabetleri, o mabetleri ziyaret için gerekli vadeler, dijital ve fiziki enstrümanlar, ekonomik kutsallar, sözleşmeler, tahviller, kontratlar, putlar, ritüeller ve bir din oluşumu için gerekli bütün fonsiyonlar piyasada vardır.

Parasal sistem bu yapıyı şöyle şekillendirir... Önce fiziki veya dijital (yani hayali) bir para rezervi oluşturulur. İnsanların ihtiyaçları ile değil de istekleri ile para harcama özgürlüğü mantığı empoze edilir. Bitmeyen istekler içinde olan herkes borçlandırılır. Hiçbir para bedava verilmez. Borç aldığınızda her zaman daha fazlasını ödersiniz. (Burada apayrı bir makale konusu olan ihtiyaç ve isteklere göre harcama özgürlüğüne ayrıca dikkat çekmek isterim.)

“Para ile para yaratılır.(?!)”

Yaratmak Allah'a mahsustur biliyorum. Ama bu “paraya tapan küresel şeytanilik” bu parayı yaratma sistemi üzerine vardır.

Kısaca faiz ile daha fazla para üretimi gerekmektedir. Çünkü fiziksel olarak böyle bir para yoktur... Şimdilik sadece, faiz borcu karşılığında maaşlı köleler söz konusudur.

Bir milyon doları olan biri, bu parayı bir bankada faiz hesabına yatırıp, topluma ve ekonomiye hiç katkısı olmadan reel anlamda % 4 oranında getiri sağlayabilir. Tek bir şeye katkısı vardır. O da içinde bulunduğu gemiyi kemiren fare misali bir durum olan, toplumdaki enflasyona olan katkıdır. Kazandığı para asla bir ihtiyaç için harcayamayacağı ve tüketemeyeceği bir paradır.

Parası olanların da sisteme kusursuz bir köle olması... İsteklerin özgürlüğü...

Para kazanmak için çok kirli yönleri bulunan kapitalizm için bu kölelik kutsal bir durumdur. Mesela ABD'de özel şirketlerin işlettiği hapishaneler vardır. Ne kadar mahkum varsa o kadar kar eden özel şirketler. Aynı zamanda hisse senetleri borsada halka açık özel şirketler. Kardeşi hapishanede olan biri bu hisselerden alarak, kazandığı gelirle hapishaneye tazminat ödeyebilir mi? Evet...

Ya da araba ya da ev almak için kredi çeken biri, ödediği faizin %4'ünü doğrudan yukarıda bahsettiğimiz, bir milyon doların sahibine haraç olarak ödememekte midir? Evet...

Faiz sistemi küresel bir kölelik sisteminden başkası değildir. Bu döngü sonsuza kadar bu şekilde dönecek gibi tasarlanmıştır.

Ülke veya şahıs farketmez... Tüm borçlar bir abda ödense... Tedavülde bir dolar bile kalabilir mi? O zaman bu durumda yaaratıldığı söykenen faiz olarak belirlenen miktar nasıl kapanacak veya ödenecek? Demek ki yaratılan bir para yoktur.

Faiz için borçlandırma ana temadır. Ülkeler borçlandırılır... Borçlanmak istemeyen ülkeler, sosyal felaketler, salgın hastalıklar ve bölücü radikal fikirlerin doğurduğu sorunlarla borca muhtaç hale getirilir; ihtiyaç kavramı unutturulup, modern müreffeh kavramların içeriğiyle iştahlandırılıp, isteklendirilip borçlandırılır...

Ya istekler bitmez ya da sorunlar... Borçlanma artar, faiz oranları ayrıca artar ve ödenmeyecek duruma gelir. Borçlarını ödeyemeyen ülkeler, doğal kaynaklarını ve bir süre sonra da her şeylerini teslim eder....

2001 yılında İMF, yatak odalarımıza bile karışacak şekilde bir anlaşma sunmuştu bize... Sonra da kemer sıkma politikaları, bankacılık sistemi yapılandırmaları... Sistem yapılandırması sonucunda, verilen krediler tam 5 misli olarak bankalardan geri hortumlanmıştı... Borcu da ayrıca ödedik. O borç meşhur Gezi Olaylarından hemen önce bitmişti.

Kısaca ve en basit anlamıyla faiz, fakirden çalıp, zengine veren sistemin adıdır.

Beni, bizi anlamak istemeyenler ve anlamayanlar olacaktır. Küreselcilerin raporundaki rakamlarla bile konuştuğumda inanmayanlar oldu çünkü... Anlıyorum... Yeni doğan bir bebeği beş yıl karanlık bir odada tutarsanız, bir daha asla göremez. Çünkü görmek için gerekli fonksiyonları gelişmemiştir.

Ben şahsım olarak çok mu görüyorum? Para piyasalarında ülkenin üç kanalından biri olan TRT için canlı borsa yorumları yaptığım günler oldu evet ama onlardan daha önemlisi çok battım çıktım... Yıllarca kronik işsizlik yaşadım. Hemen her sektörde çalıştım. Gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlatmaya çalışıyorum. Hepsinden önemlisi doğru bildiklerimi anlatmaya çalışıyorum.

Paraya tapan küresel şeytaniler bu eşitsizlik ve adaletizlik için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Devletleri, orduları, hastalıkları, medyaları ve yalanları ile bu sistemi sürdürmeye çalışacaklardır. Çünkü, her varlık kendi türünün devamını sağlamak mantığı üzerine yaşar. Ve paraya tapan küresel şeytaniler kendi türlerinin devamı için başka bir yol bilmemektedirler...

Hayatında hiç zekat vermemiş zekat mükellefi olanlara sesleniyorum... Kazandığınız parayı ihtiyaçlarınıza mı harcıyorsunuz, yoksa isteklerinize mi? Ya da hiç birine harcamıyorsanız ve mezara da götürmeyecekseniz, sizin isteklerinizi ve bu davranışınızı kim yönlendiriyor. Sahi sizin tanrınız kim? Sakın “Allah” demeyin. Sakın...

Ayettir: “Ey iman edenler, iman ediniz...”

Selam ve dua ile...