Kadim kuraldır: Parayı seven, paraya doymaz. Bu para velev ki dolar olsun.

Hani Ayeti Kerimede der ya... "Evla leke fe evla ~ Yazık ve daha da yazık ki veya yakın ve daha da yakın ki..." Ve sonra ayet devam eder... "İnsan kendinin başıboş bırakılacağını, kendisine hesap sorulmayacağını mı sanır?"

İnsan dünya ile hırsı ile imtihan edilir. Nefsinin sınır tanımayan ihtiyaçları ile imtihan edilir.

Bugünlerde de Türkiye, dolar ile imtihan ediliyor. Sakın yanlış anlamayın, bu yazının konusu asla ve asla Müslüman kişinin para veya dolar ile imtihanı değildir; Türkiye'nin dolar ile imtihanıdır. Bu imtihanın elbet bir sebebi vardır... Bu manzarada, İslami ekonomik anlayıştan uzak bir şekilde, Müslümanlık olgusunu tekeline alan yeni yetme sermayedarlar ile batı ekonomik anlayışının ve enstrümanlarının dışında bir alternatife asla şans tanımayan, hakim para sahip ve temsilcilerinin ayrı ayrı alması gereken dersler vardır.

Defalarca yazdım. İslam'da alış veriş, faiz, zekât ve paylaşım konularının hepsi ciltlerle ifade edilecek ayrıntılarla doludur.

İslam'da serbest piyasa, pazar ekonomisi ve arz talep unsurları ekonominin temel taşlarını oluşturur. Gazali ve İbni Teymiyye, Kur'anî kadim iktisadi ve ekonomik anlayışı bugünkü literatüre uygun şekilde, yüzyıllar öncesinden tanımlamışlardır. Tanımlardaki ayrıntılar ve tanım öncesi amaç önemlidir.

Konu çok uzun ve bu nedenle tam ortasından başlayacağım.

Ekonomik faaliyet sonrası bir kâr elde edilir. Kâr alınan riskin karşılığıdır ve risk ile doğru orantılıdır. Kâr bir değer ile ifade edilir. Bu değer çoğunluk tarafından mübadele aracı olan paradır... İşte tam burada bu mübadele sözcüğüne Gazali itiraz ediyor. Tamam, para altın, gümüş veya değerli başka bir sözleşme olabilir. Ama...

Para, mübadele değil uzlaşma aracıdır. Sözleşmedir.

Kağıt paranın, devlet borçlanma senetlerinden sonraki dönüşüm ve değişim olduğunu düşünelim.

Gazali İslam iktisadi anlayışının, nakle uygun en aklî çözümlerini üreten kişidir. İslam'da para kazanılmak için değildir. Üretimden itibaren, sermaye ve emek katkısı ile devam eden kâr, kazanç ve paylaşımın zincirleme ilişkisindeki uzlaşma aracı, paradır. Bu ilişkinin içindeki denge ve adalet, para uzlaşma aracı olduğunda sağlanır. Uzlaşmanın özü, adalet üzere olmasındadır. Karşılıklı rıza sağlanmış ve her iki tarafın da fayda gördüğü bir durum olmuştur.

Şimdi sorular:

1- Dolar uzlaşma aracı olabilir mi?

2- Olamaz ise o zaman, uzlaşma aracı olmayan bir değer, yani dolar nasıl para olarak kabul edilmiştir?

3- Dolar uzlaşma aracı olabilir ise, bu uzlaşma niye tek taraflıdır? O zaman, biz taaa baştan köleliği kabul etmiş olmuyor muyuz?

İşte, İslam ekonomik anlayışındaki bu ayrıntıyı unuttuğumuz için bu günleri yaşıyoruz. Lütfen "ben demiştim, yazmıştım" demeyi hiç sevmiyorum ama kaç defa fincancı katırı ürküttüğümü bilenler biliyor.

Selam ve dua ile.