“Ben Sivaslıyım. İsmim Kirkor. Sivas´ta doğmuş bir Ermeni vatandaşıyım..." diye başlıyordu Kirkor Değirmenciyan sözlerine...

Amerika'da yaşıyor şuan 80 küsur yaşında...

Ülkesini o kadar özlemiş ki "taş yastığa başımı koymadan hatıralarımı anlatmak istedim" diyor yazmaya başlama sebebini açıklarken...

"Sivas’tan 1970 yılında ayrıldım. Daha hiç Sivas’a gitmedim. Özlediniz mi diye sorarsanız burnumda tütüyor. Sivas’ın ismini televizyonlarda, gazetelerde, internette görünce, duyunca kalbimde büyük akisler oluşuyor..." diye başlıyor sözlerine.

Ülkesini Sivas'ını o kadar özlemiş ki "Bu yazıyı gece kaleme alırken ağladım. Abartmak istemiyorum ama hıçkırıklarla ağladım." diye itiraf ediyor.

Anılarında annesinden bahsederken:

“Anam gece yatmadan ‘Pazen gecelik’ giyerdi. Evladı olan bizlerden dahi sakınır, gizliden giyerdi. Ömrü boyunca pazen geceliğini hiç çıkarmazdı geceleri. İki tane pazen geceliği vardı. Birini giyer, birini de yıkar paklar ‘yüklükte’ hazır bekletirdi." diye bahsediyor büyük saygı ile. Bu toprakların ekmeğini yediğin de aynı ırktan olmasan da nasıl birbirimize benzediğimizi anlatıyor hasret ile...

Komşuları Hüsne ebe varmış. Onu çok özlüyor... "ezan okununca, başından eksik etmediği namaz bezi ile namazını eda eylerken anam bizi gürültü patırtı etmeyelim diye dışarı çıkarırdı."

Birlik içinde nasıl uyum ile bu topraklar içinde yaşayabildiğimizin en güzel örnekleri var bu sözlerin ahenginde.

Şimdi sosyal medya'da denk geliyor insan ister istemez.

Ahmet Kaya dinlediği için hain ilan edileninden tut, bütün müslümanları sapık ilan edenlere, Mehmet Akif hayatının bir dönemin de Abdulhamid'e karşı olmuş diye onu mezarından çıkarıp yeniden idam etmek isteyenlerden tut, neredeyse Kenan İmirzalıoğlu mu daha yakışıklı yoksa Kıvanç mı diye birbirini boğazlamak isteyenlere kadar ne ararsan var.

"Bu adamlar 15 Temmuz'da neredeydi demek yerine" , bu adamlar bugün nerede diye sormak tarihi yorumlamak adına önemli bir mihenk taşı olacaktır.

Hz. Ömer zamanında mukaddesata küfür ettiler diye onun Ömer olduğu gerçeği nasıl değişmez ise, "değişmeyen tek şeyin değişim" olduğu gerçeği de değişmez.