Otobüse biniyorsun istif edilmiş, kesime giden tavuk kamyonu gibi herkes üst üste zaten, adamın koltuk altı ile muhatap olmak zorunda kalıyorsun. Adam bütün hayat hikayesini ter kokusu ile anlatmak istemişcesine tüm yaşanmışlıklarını, acılarını, kahkahalarını terine yansıtmış. O kadar yansıtmış ki çemen yerken çektiği aşk acısı ile yüzleşiyor, teri ile dile gelmiş sucuğun yapım aşamalarını bizzat sucuktan dinliyor, saygı duyuyorsun. Da vinci tablosuna anlam yükler gibi adamın hayatını ter kokusundan anlamaya çalışıyorsun.

Camiye gidiyorsun mübarek gecelerde falan, her secdede hanım ablaların çorap kokusu ile hayatı sorguluyor, varoluşsal sancılar çekiyor ağlamaklı oluyorsun. Ortamın ulvi atmosferinden mi yoksa iftarda sarımsağı kökü ile yutmuş teyzenin geğirmesinden mi acaba duygulandım diye düşünürken, gözlerin yaşlı ellerin cebinde "hayat ne ki zaten yaşamak ne ki zaten hı ne ki söyle neden yaşıyoruz" gibi sorularla, Küçük Emrah olmuş şekilde eve doğru yürüyorsun.

Komşuyu görüyorsun sokakta otuziki dişi ile önce selamlaşıp hal hatır sorarken, gözlerin diş aralarında kendilerine yeni devlet kurma çabası içine girmiş lahmacuna takılıyor. "Başkan olarak maydanozu mu yoksa kıymayı mı seçerler acaba" diye aklından geçirirken fiyatı dolayısı ile kıymadan yana oy kullanmaya karar veriyorsun. Güçlüden yana tavır aldığın için ezilmiş halklar adına utanıyor, "günümüz koşulları ne yapacaksın işte" diye teselli arayıp oradan ayrılıyorsun.

Hz. Aişeye soruyorlar, "Efendimiz eve girince ilk ne yapardı" diye, o da "önce dişlerini misvaklardı" diye cevap veriyor. Çölün ortasında çok sıcak ve suyun çok az olduğu bir coğrafya da günde beş defa temizlenmeyi ve gusül abdesti almayı farz kılan bir dinin mensupları olarak, bu temizlik işini niye bu kadar sallıyoruz anlamıyorum.

Üç gün önce ölmüş de gömmeyi unuttular diye halkın arasına karışmaya karar vermiş gibi kokan adamların, kanalizasyona düşmüş ama imkanı yok diye günlerdir yıkanamamış gibi toplu taşımalara binen kadınların amaçlarının ne olduğunu anlamadığım gibi. Herkesin imkanı dahilinde hijyene dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu aynı zamanda kul hakkı. Kimse size en pahalı parfümleri, deodorantları, şampuanları kullanın demiyor. Bir kalıp sabun bile temiz olmak isteyen insana yeter diye düşünüyorum. İstersen 24 saat ağır işte çalış, istersen mandıran olsun git ineklerle koyun koyuna yat bu beni ilgilendirmez ki! Bu senin pis oluşunun bir mazereti olamaz, tam tersi senin o zaman iki defa duş alman gerektiğini gösterir.