ABD’de gayrimenkul piyasasına yönelen Türk yatırımcılarının sayısı arttıkça, bu sürecin hem teknik hem de operasyonel boyutları daha fazla merak edilir hâle geliyor. Özellikle Florida’daki Miami, yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiği bölgelerin başında geliyor. Bu ilginin yönetimi konusunda IRG’nin çalışmaları dikkat çekiyor. Şirketin ortaklarından Cengiz Bayırlı, Türk yatırımcıların ABD piyasasına adım atarken karşılaştıkları temel soruların çoğunun süreç yönetimi ile ilgili olduğunu belirtiyor.
Miami’nin giderek çeşitlenen gayrimenkul yapısı, yatırımcıların tercihlerini de daha karmaşık bir noktaya taşıyor. Farklı segmentlerdeki konutlar, markalı rezidans projeleri, ticari gayrimenkuller ve kısa dönem kiralama potansiyeli sunan yapılar arasında doğru seçimi yapmak, bölgenin dinamiklerini iyi bilmeyi gerektiriyor. IRG’nin burada sağladığı temel katkı, yatırımcılara yalnızca portföy sunmak değil; sürecin başından sonuna kadar sistematik bir yol haritası oluşturmak. Cengiz Bayırlı, bu yaklaşımın yatırımcıların karar sürecini önemli ölçüde kolaylaştırdığını ifade ediyor.
Şirket, ilk temasın ardından yatırımcının hedeflerini belirleyerek başlıyor. Miami’nin tek bir pazar olmadığı; Brickell, Edgewater, Downtown, Midtown veya Miami Beach gibi farklı bölgelerin kendine özgü talep profilleri bulunduğu vurgulanıyor. Yatırımcının amacı kısa dönem kira getirisi, uzun vadeli değer artışı ya da portföy çeşitlendirmesi olabilir. Cengiz Bayırlı, bu ayrımların bölge seçiminde belirleyici olduğunu ve doğru beklenti yönetiminin yatırımın başarısını doğrudan etkilediğini söylüyor.
Süreç yalnızca bölge analiziyle sınırlı kalmıyor. Satın alma aşamasına gelmeden önce mülk analizleri, değerleme raporları ve teslim süreçlerinin incelenmesi gibi aşamalar yatırımcının geri dönüş oranını doğrudan etkiliyor. IRG’nin portföyünde özellikle yönetim kalitesi yüksek markalı projeler dikkat çekiyor. St. Regis Residences, Bentley Residences, Waldorf Astoria Residences ve Okan Tower gibi yapılar yatırımcılara daha öngörülebilir bir operasyonel çerçeve sunuyor. Cengiz Bayırlı, markalı projelerin özellikle ilk kez ABD’de yatırım yapan Türk yatırımcılar için güvenli bir zemin oluşturduğunu belirtiyor.
ABD’de ev alım süreçlerinde hukuki ve finansal işleyiş, Türkiye’den belirgin biçimde farklı. Kapanış aşamasına kadar ödemelerin yediemin hesaplarında tutulması, tarafların avukatlar aracılığıyla süreci yürütmesi ve tüm belgelerin kayıt altında olması yatırımcı açısından büyük bir güven unsuru yaratıyor. Cengiz Bayırlı, bu yapının özellikle Türkiye’den fiziksel olarak ABD’ye gitmeden işlem yapmak isteyen yatırımcılar için önemli bir avantaj sunduğunu ifade ediyor. Yabancılara açık mortgage seçenekleri ise süreci finansman açısından esnek hâle getiriyor.
Yatırım sonrası dönemde mülk yönetimi, kiralama döngüleri, bakım ihtiyaçları ve yeniden satış zamanlaması gibi başlıklar yatırımın performansını belirleyen kritik unsurlar. IRG, yatırım sonrası raporlama ve strateji güncellemeleriyle yatırımcılara uzun vadeli bir takip desteği sunuyor. Cengiz Bayırlı, yatırımın gerçek başarısının çoğu zaman satın alma sonrasında belirlendiğini ve yatırımcının bu aşamada yalnız bırakılmaması gerektiğini vurguluyor.
Tüm bu yapısal yaklaşım, IRG’yi yalnızca bir emlak aracısı olmaktan çıkarıp yatırımcının stratejik ortağı hâline getiriyor. Farklı ülkelerden gelen yatırımcıların risk algıları ve beklentilerinin farklı olması, IRG’nin her yatırımcı için kişiye özel bir model geliştirmesini gerektiriyor. Cengiz Bayırlı, Türkiye’den gelen talebin günden güne daha profesyonel bir seviyeye ulaştığını ve doğru danışmanlıkla yatırımcıların ABD piyasasına çok daha güvenle adım attığını söylüyor.
Miami’nin ekonomik ve demografik yapısı dikkate alındığında, şehrin gayrimenkul piyasasının yakın vadede yüksek ilgi görmeye devam edeceği öngörülüyor. IRG’nin yöntem odaklı yaklaşımı ise yatırımcıların bu karmaşık yapıyı daha iyi okumasını sağlıyor.



