Geçenlerde bir alışveriş merkezinde tartışmaya şahit oldum. Soğuk bir sonbahar gününde şort giymiş bir kızımız karşı masada bir adama "ne bakıyorsun mal mal tecavüzcü müsün nolur öyle olma çönkööö" gibi kendi içinde çok çelişkili bir cümle kurdu. Bakıyorsun, bakmıyorum derken "bir gün dışarı çıkmışım onu da sizinle harcamayacağım çöönköö" diyerek kalktım oradan. Sonra ne oldu bilmiyorum da muhtemelen kız adamı femen ruhu ile tacize ve tecavüze karşı durmak adına üstsüz falan protesto etmiş olmalı. Çünkü gerizekalı olmak bunu gerektirir.

Şu soğukta elimden gelse kirpiklerime bile ısıtıcı taktırmak isteyen ben yine bu soğukta şort ile Avm gezen kadın azmini asla anlayamam da diğer anlamadığım mevzu "ben açarım ama sen bakma" kafası.

Nasıl yani sen donunla dışarı çıkacaksın, akşam yatarken bile giydiğin pijama dışarı çıkarken giydiğin kıyafetten daha fazla kumaş içerecek ve adam bakmayacak öyle mi? Ya insan dönüp "kim bu müptezel" diye bile dönüp bi bakar.

Dini hassasiyeti olan, otobüse binince yol boyu ayakkabısındaki çamurun gram miktarını hesaplayıp yol tüketen, sokakta bile yürürken başını kaldırmamaya gayret eden yürüyen nur 30 olan erkek kardeşlerimi ayırarak söylüyorum sokağa donu ile çıkan kim varsa herkes bakar, ben bile!

Erkeğin fizyolojik yapısı bu konuda bellidir. Kul olmaktan sonra bu dünyaya üremek için gelen erkek ve kadın cinsi bu üremeyi devam ettirmek adına değişik kodlara ihtiyaç duyarlar. Hayvanlar aleminde bu tuhaf hareketler, salınan kokular ya da düellolar şeklinde olurken bitkiler aleminde de farklı farklı şekiller de üreme isteğini harekete geçiren metaforlar var. Bu insanlar alemine gelince hormonlar olarak ortaya çıkıyor. Erkek üreme hormonlarını da harekete geçiren en önemli kült çıplaklıktır.

Şimdi sen diyorsun ki ben açarım ama erkek fıtratını dizginleyecek, donla gezeceğim ama erkek canlısı bakmayacak, taytı kıstıra kıstıra giyerim ama erkekler aklından benim bacısı olduğum fikrini asla çıkarmayacak öyle mi? Şu kadınların "ben yaparım yaptığım her saçma salak eylem benim doğuştan edindiğim bir hak işinize gelirse" rahatlığına ayrı ayar oluyorum da ayar olduğum diğer mevzu bunu bir varoluş aforizması haline getirmeleri.

Giydiği elbisenin kumaş miktarının metrekareye düşüş oranını özgürlüğe falan bağlayan kezopatraları da en çok Kuzey Kezboçya'dan kovulan kekoreçler savunuyor.

Yıl olmuş 2018 hala açabildiği ve gösterebildiği oranda kendini özgür zanneden bu terliksilere yaşam hakkı verilmesi doğal ayıklanma fikrinin babası Sprencer reyizin kemiklerini sızlatıyor. Hiç bir şeye saygınız yoksa Sprencer reyize saygınız olsun da bi ölün bi ayıklanın arkadaş!