Hayatımda bana en büyük dersleri hep önyargılarım verdi.

Kime karşı önyargı ile yaklaşsam sonunda utanan mahcup olup özür dileyen yine ben oldum.

Genel yargılar vermek daha kolaydır. İnsanı yormaz "filanca olanlar şöyledir" demek her zaman daha kolaydır, az yorar.

Ömrüm, ırktan memlekete, taraftarlıktan ideolojiye kadar hemen her tür genelleyici yargıları dinlemekle geçti.

Konyalılar şöyle olur, Antepliler böyle. Galatasaraylılar hep şunu yapar, Fenerbahçeliler asla bunu yapmaz.

Kürtler x’tir, Çerkesler y’dir, Lazlar z’dir. Aleviler falandır, Şiiler filandır.


Zihnimiz nasıl işlediğini anlamadığım şekilde, 90'lar bürokratlarından daha iyi sistematik olarak muhatabımızı hemen fişliyor.

Ama bu fişlemelerimiz, hiç bir zaman genel değişmez yargılarımız olmadı. Biri ya da bir toplum hakkında mahcup olduğumuz da inat etmedik, gidip özür dilemesini her zaman bildik.

Ama bu yukarı da bahsettiğim fişleme olayı sonrasında gerçekleşen mahcubiyet, toplumun kendini "aydın, elitist" olarak gören kesimi için geçerli olmadı hiç bir zaman.

Bu kesim kendine benzemeyen toplumun diğer kesimi için önyargıdan öte direk yargılayan pozisyonunda görüyor kendini.

Gerçi bizim elitistler ne kadar elitistler o da ayrı muamma. Beyaz Türk desen burjuvazi kokuyor, kemalist desen o da bi kesimi temsil ediyor evlat olsa sevilmezler desek bunlardan evlat bile olmaz.

Bizdeki elitistlerin ayırt edici özelliklerinden bahsetmek güç. Ancak başına “yarı” getirdiğiniz birçok sıfat, onları tarif ederken işimizi kolaylaştırıyor:

Yarı aydın, yarı şehirli, yarı özgürlükçü, yarı batılı, yarı aristokrat, yarı sanatçı gibi.

İdeolojik bir birlikten de söz edemeyiz, solculuktan liberalliğe uzanan geniş bir yelpaze mevzubahis elististlerin bile franksiyonları mevcut.

Şaşmayan ortak davranışlarıysa tek; halkı aşağılamak, hakir görmek, küçümsemek.

Bunlar da Çomar, Koyun, Makarnacı, Cahil, göbeğini kaşıyan adam derken; dindar-muhafazakâr, vatansever, alt-orta gelir düzeyinde Anadolu insanından yani "Halktan" bahsediyorlar.

Peki bu Cihangir çomarları neden sevmiyor halkı?

Neden bu kadar düşmanlar?

Bu halk bu elitistlerin elinden devamlı iktidar alıyor. Menderes, Özal, Erbakan, Erdoğan olarak iktidara gelen halk, elitisleri hep gereksiz yere yoruyor.

Adamcağızlar ya darbe yapmak, ya muhtıra vermek, ya sokaklarda tank gezdirmek zorunda kalıyorlar.

Bunu yapamadıkları yerde ne yapsınlar mecburen oturma organları ile konuşmak zorunda kalıyorlar.

Giyim-kuşam, konuşma, yemek kültürü, müzik-sinema zevki, teknoloji kullanımı gibi konularda halkı, her defasında “göbeğini kaşıyan, kıllı, yerlere tüküren, makarna için oy satan, zaten makarnadan başka yemek de bilmeyen, balık yemediği için zekâsı geri kalmış, kitap okumayan, sinemadan anlamayan, cahil” bir tipolojiye hapsetmek zorunda kalıyorlar.

E tabi bu sızlanmalar bir işe yaramayınca "ya aslında bizim oylarımız neden bir sayılıyor ki?" demeye başlıyorlar.

Bu hep böyleydi.

80'ler de anadoludan gelip para kazanan, belirli bir refah seviyesine ulaşan halk Özal'ı iktidar yapınca bunlar o insanlara "maganda, zırto" demişti.

Sonra o insanların çocukları üniversite okudu Erbakan'ı iktidar yaptı. Aynı koro "takiyyeci, örümcek kafalı, gerici bunlar" diye ağlamaya başladılar.

Sonra Erbakan'ı destekleyen o "gericiler (!)" akademik kariyer yapıp, Türkiyenin en önemli partisini kurup yaşattılar. Yine aynı koro durmadı "bunlar makarnacı efendim, bunlar çomar" demeye başladılar.

15 Temmuz'da dağa taşa uçan kuşa Cihangir kaplumbağasına, Etiler meşesinden, Bağdat caddesi Ataberk'ine kim olduğumuzu gösterdik.

Artık kim olduğumuzdan eminiz. “Çomar” diye kendini paralayanlara sinirlenmiyoruz artık, gülüp geçiyoruz.

Biz Milli İradeyiz!