Türkiye’de son yıllarda dizilerde ve filmlerde işlenen konular yüzünden tartışmalar artarken, bu dizi ve filmlerin toplum yapısına ve dini değerlere de zarar verdiği görüşü de artıyor.

Metsamor nükleer santrali zehir saçmaya devam ediyor Metsamor nükleer santrali zehir saçmaya devam ediyor

Son yıllarda TV’lerde birçok dizide din, dindarlık ve İslam dini üzerinden bilinçli bir şekilde ötekileştirici mesajlara yer verildiğini belirten Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sait Yıldırım, dini temsilciler veya dindar insanların genellikle kurnaz, çirkin görünümlü, cinsel dürtülerine yenik düşen kişiler olarak gösterildiğini söyledi. Yıldırım, dizilerdeki karakterlerin fiziki özellikleri de bu hususlara göre özenle seçilmiş olduğunu belirterek, "Son yıllarda birçok dizide meydana gelen ve kamuoyunda gündeminde olan bir konuyu dile getirmek istiyorum. Özellikle dizelerde din ve inancın son derece yanlış bir şekilde sunulduğu ve istismar edildiğine dair çok ciddi ögeler karşımıza çıkmaktadır. Özellikle dizi ve filmlerde dindar kişi ve kimliklerin son derece düzenbaz ya da yalancı ya da toplumun sevmediği birçok özelliğine sahip vasıf kişiler olduğunu görüyoruz. Bu noktada din ve bilim arasında bir çatışma da oluşturuluyor. Bu da çok komik bir durumu karşımıza çıkarıyor. İlk çağda bile din ve bilim arasındaki uyumun önemine dikkat çekilmişken bugün son 10 yılda 20 yılda 30 yılda bizim sinemalarımızda din ve bilim arasında çok ciddi bir çatışma olduğu bizlere sunuluyor. Bunu da çok profesyonel bir şekilde bize sunuyorlar. Dini kimliğe sahip bir insanı düzenbaz, aldatıcı kimlikleri ile öne sürüyorlar. Bunun karşısında olan kişileri ise daha çok toplumun beğendiği kişiler olarak gösteriyorlar. Aslında bu bir ötekileştirmedir. Dizilerde inançlı insanlar daha başarısız olarak gösterilirken dine karşı olanlar daha karizmatik ve başarılı sunuluyor. Bu da yeni yetişen nesil için dine karşı bir ön yargı oluşmasına neden oluyor. Şunu unutuyorlar ki din bir motivasyon aracıdır. Bazen ise dini durumlarda kişiler sorgulamaya değil de bazı alternatiflere inandırılıyor. Bunlardan bazıları falcılık, medyumluk aşırı astrolojik girişimler insanların hayatlarını yönlendirecek bir aşamaya gelmiş durumdadır. Bunun gibi aldatmacalar ile insanlara kısa rahatlamalar sağlayarak insanların paralarını alabiliyorlar. Toplumda din ve toplumsal özellikler bahane edilerek kız çocukları baskı altında da bırakılıyor. Bir çocuk okula giderken diğerin namazı kılıyor. Namaz kılan biri başarısız gösteriliyor. Bunu hastalıklı bir durum gibi gösterirken aile ve çocuklar travmatik durumlar yaşayabiliyor. Bu kutuplaşmaların yerine çocukların sosyal medya girerken yaşadıkları zararları aslında ele almak lazım. Bununla savaşmak lazım" dedi.