Bir aya yakındır haber izlemiyorum.

Güncel haberleri takip ettiğim bütün haber uygulamalarını sildim. Salonda haber izleniyorsa girmemeyi tercih ediyorum. Facebook anasayfasına bakmamaya çalışıyorum.

Eskiden gece kalkıp Twitter bakan, ne olmuş en son ülkede diye öğrenmek isteyen biri için şu dediklerim; ineğin bal yapması, bulutun latte yağdırması kadar ilginç ve imkansızdı benim için.

Ama başardım, o kadar başardım ki "3. Kılıçdaroğlu Dövme Şenliklerini" bile kaçırmışım. İki gün sonra haberim oldu düşünün.

Oysa bayırdan yuvarlanmasını saniye saniye anında izlemiş, gülerken koltuktan düşmüştüm.

Hey gidisi iki sene olmuş...

Küçükçekmece'de bir çocuğa cinsel istismar haberini de daha bu sabah öğrendim. Ortalık ayağa kalkmış diyorlar.

Siyasetten ve günlük gündemden kaçmamın bir çok sebebi var.

Ama bu kararı vermemde en çok etki eden sebep, duyarsızlaşmaya başladığımı fark etmiş oluşum.

Eskiden Halep'te bir çocuğun yanında bomba patlasa benim kulaklarım sağır olurdu. Filistinli bir gencin kalbine kurşun saplansa benim içim kanardı. Arakan'da çamurda yatan çocuk ile ben de üşürdüm.

Ama artık öyle değil işte...

Artık tüm haberleri patlamış mısır yanına çay rahatlığı ile izliyor, okuyorum.

Size biri bir testere verse, bir de ceset. "Al bu küçük testere ile bu adamı ikiye böl, aç içini, incele sonra gördüklerini rapor olarak yaz." deseydi yapabilir miydiniz? Muhtemelen mideniz bulanır, elleriniz titrer, korku ile karışık heyecan yaşardınız.

Oysa bunu dünyada binlerce adli tıp uzmanı yapabiliyor. Çünkü her gün bir kaç ceseti açıyor, inceliyor ve dikerek geri kapatıyorlar. Çünkü onlar için insan eti koyun etinden farklı olmuyor artık.

İnsanoğlu böyledir gördüğüne alışır, kanıksar ve beyni onu zamanla normalleştirir.

Bir ara o kadar çok şehit haberi gelmişti ki, eğer sayı 10'dan fazla değilse haber bile zor oluyordu. Altı yazı ile geçiştirilen felaket haberlerini duyarsız gözlerle sadece izliyoruz...

Tecavüz, taciz, cinayet, hırsızlık haberlerinin bu kadar yoğun konuşulmasını bu yüzden doğru bulmuyorum.

Arka arkaya beş çocuk tecavüz haberi daha duysak ya da okusak, beşinci haberde sıkılmaya başlayacağız. Çünkü insanoğlu böyledir, gördüğüne adli tıpçı soğukkanlılığı ile yaklaşmaya başlar.

LGBT yürüyüşleri ilk Türkiye'de düzenlendiği zaman ortalık ayağa kalkmıştı. Şimdi oradan gelen fotoğraflar dalga geçmek için bile olsa muhafazakar kesimin de sosyal medya sayfalarını süslüyor. Artık gözümüze bir günahın ortakları gibi değil de eğlence malzemeleri gibi geliyor.

Duyarsızlaştıkça tepki vermeyeceğiz, tepki vermedikçe asıl o zaman tecavüzcünün, katilin, hırsızın ekmeğine yağ sürüp bir de boğazından rahat geçsin diye çayını dolduracağız.