Kabe'nin batı kısmında bir ilavesi var. Hiç gitmedim, görmedim ama gidenlerden çok dinledim çok fotoğrafına denk geldim.
Diyorlar ki, orada Hacer isimde bir cariye yatıyor. O bölümün adı da "Hicr-i İsmail".
Hicr, "etek" demekmiş...
Habeşli,
Siyah,
Çirkin mi bilmem ama günümüz şartlarında muhtemel,
Üstelik cariye,
Üstelik adam tarafından değil, adamın karısı tarafından çocuk yapsın diye seçilmiş,
"Kuma" olma değerine bile erişememiş o bile ona lüks olmuş bir kadın düşünün.
Dünya adına ne kadar makam, ne kadar mevki, ne kadar şeref, ne kadar statü varsa hiç biri Hacer'e isabet etmemiş.
Zaten çocuk doğurmak bile onu kurtaramamış çölde oğlu İsmail ile başbaşa kalmış.
Normal de Kabe ile Hacer'in evi arasında küçük bir aralık var. Oradan geçilebilir. Fakat Hacer'in eteği olmadan Tevhid sembolü olan Kabe'nin etrafını dönmek tavaf olarak kabul edilmez.
Allah'ın emri böyle!
Bu emire göre bütün insanlık, bütün zamanlar ve oluşlar Lebbeyk derken, aşk tavafı yaparken Hacer'in gömleğini de dönmek zorundadır.
Sonsuz Kudreti ve azameti ile adete insanlar arasından birini seçmiştir.
İnsanların içinden de bir kadını.
Kadınlar içinden siyah bir kadını
Siyah kadınlar içinden bir cariyeyi seçmiş ona kendi evinde yer vermiştir.
Sonra bütün Haccı, Hacer'in hatırasına bağlamış Hacer'in olmadığı Hac ibadetini kabul etmemiştir.
Neden Hacer?
Tam teslimiyet ile iman ettiği nefsi hiç bir şeyi talep etmediği için belkide...
Ya da, binlerce yıldan sonra, Hz. Hacer’in koştuğu yerde koşup, onun sakinleştiği yerde yavaşlıyoruz, hangi vadiden geçmişse onun ayak izlerini sürüklüyoruz şehirler inşa etmemize vesile olduğu içindir.
Ya da, asırlardır çölün derinlerinden fışkırıyor, bitimsiz bir serinlik. Üzerinde ziraat yapılmayan, sert iklimi, sert coğrafik koşullarıyla granitten bu vadiyi, dünyanın en büyük ticaret kavşağı haline taşıyan zemzem onun duası ile fışkırdığı için topraktan.
Bilemiyorum, Rabbinin en çok hangi hali hoşuna gitti de o makama erişti bilememde.
Bize düşen Taife-i Nisa olarak Hacer'in adımlarını takip ederken Safa ile Merve arasına gitmeyi beklememek.
Diyorlar ki, orada Hacer isimde bir cariye yatıyor. O bölümün adı da "Hicr-i İsmail".
Hicr, "etek" demekmiş...
Habeşli,
Siyah,
Çirkin mi bilmem ama günümüz şartlarında muhtemel,
Üstelik cariye,
Üstelik adam tarafından değil, adamın karısı tarafından çocuk yapsın diye seçilmiş,
"Kuma" olma değerine bile erişememiş o bile ona lüks olmuş bir kadın düşünün.
Dünya adına ne kadar makam, ne kadar mevki, ne kadar şeref, ne kadar statü varsa hiç biri Hacer'e isabet etmemiş.
Zaten çocuk doğurmak bile onu kurtaramamış çölde oğlu İsmail ile başbaşa kalmış.
Normal de Kabe ile Hacer'in evi arasında küçük bir aralık var. Oradan geçilebilir. Fakat Hacer'in eteği olmadan Tevhid sembolü olan Kabe'nin etrafını dönmek tavaf olarak kabul edilmez.
Allah'ın emri böyle!
Bu emire göre bütün insanlık, bütün zamanlar ve oluşlar Lebbeyk derken, aşk tavafı yaparken Hacer'in gömleğini de dönmek zorundadır.
Sonsuz Kudreti ve azameti ile adete insanlar arasından birini seçmiştir.
İnsanların içinden de bir kadını.
Kadınlar içinden siyah bir kadını
Siyah kadınlar içinden bir cariyeyi seçmiş ona kendi evinde yer vermiştir.
Sonra bütün Haccı, Hacer'in hatırasına bağlamış Hacer'in olmadığı Hac ibadetini kabul etmemiştir.
Neden Hacer?
Tam teslimiyet ile iman ettiği nefsi hiç bir şeyi talep etmediği için belkide...
Ya da, binlerce yıldan sonra, Hz. Hacer’in koştuğu yerde koşup, onun sakinleştiği yerde yavaşlıyoruz, hangi vadiden geçmişse onun ayak izlerini sürüklüyoruz şehirler inşa etmemize vesile olduğu içindir.
Ya da, asırlardır çölün derinlerinden fışkırıyor, bitimsiz bir serinlik. Üzerinde ziraat yapılmayan, sert iklimi, sert coğrafik koşullarıyla granitten bu vadiyi, dünyanın en büyük ticaret kavşağı haline taşıyan zemzem onun duası ile fışkırdığı için topraktan.
Bilemiyorum, Rabbinin en çok hangi hali hoşuna gitti de o makama erişti bilememde.
Bize düşen Taife-i Nisa olarak Hacer'in adımlarını takip ederken Safa ile Merve arasına gitmeyi beklememek.
