Yerli ve milli çocuk yetiştirmek isteyen anne adayları, çömez babalar şu kurallara uyarsa bence ortaya muazzam bir sonuç çıkacak. Hem böylelikle yerli ve milli olma yolunda attığımız adımları daha sağlam atacak gelecek nesilleri daha bugünden inşa edebilme olanağı bulacağız.

Bizim ilk kafamız yere düştük diye dayak yememizle karıştı bence. O günden sonra her şey o kadar çığırından çıktı ki DNA sarmalı gibi birbirimize dolanıp kaldık.

Eğer bu dolanmanın devam etmesini istiyorsak millet olarak elimizi taşın altına koyabilmeli ve bazı kuralları harfiyyen yerine getirmeliyiz.

Meselâ, hep kızın çocuğunuza. Yanlış bir şey yaptığında neyin yanlış olduğunu anlatmadan verin kalayı. Ha bir de her şeyi içine atsın öyle karşınızda car car konuşamasın.

İyi bir şey yapınca aman aferin demeyin şımarır tepenize çıkar, tepkisiz kalın böyle iguana gibi alttan alttan izleyin.

Başına bir iş geldiği zaman içine atmayı sessiz kalmayı mücadele etmemeyi öğretin. Ya da yok ya vazgeçtim öğretmeyin. Gitsin kiminle sorunu varsa konuşmak yerine ağzını burnunu dağıtsın gelsin.

Meselâ, gideceği okulları siz seçin, evleneceği kızı/erkeği seçin, evini eşyalarını seçin, mesleğini seçin, çocuklarının adını seçin sonra kırk yaşına gelince "bu çocuk neden böyle pasif oldu anlamıyorum ki" falan dersiniz. "bir insanda gram hırs heves olmaz mı ya" diye üstüne bir de küçümseyin..

Yanlış bir şey yapınca anneyseniz babaya, babaysanız anneye şikayet etmek ile tehdit edin. Kimseye güvenmesin. Kimseye güvenmediği için takıntılı biri olsun.

Çocuğu dinlemeyin, bir şey söylerken dönüp yüzüne bakmaya bile tenezzül etmeyin. En sonunda o dedikodunun en tatlı yerinde "anneeeaaa" diye bağırınca patlatın ağzının üstüne. Dedikodudan daha önemsiz olduğunu hissetsin, haddini bilsin.

Meselâ, hayatı boyunca onu hep filancanın çocukları ile kıyaslayın. "Onun kadar olamadın" ile başlayan konuşmalar yapın. Hep başkalarının kazandığı okullardan aldığı yüksek maaşlardan bahsedin ki iyice psikolojisini bozun. Süreç sıkıcı olabilir ama sakın sıkılmayın eninde sonunda "Ruşen amcanın oğlu Sedat" ile tanışmak zorunda, yılmayın.

Bebekse burnunu sıkıp ağzını açtırmak suretiyle, biraz büyükse parkta elinizde tabak ile koşmak sureti ile zorla yemek yedirin. Böylece yemeği size karşı koz olarak kullanacağını öğrensin, çıkarcı yapın.

Her şeye onun adına karar verin sonra "bu çocuk neden muhakeme güçlüğü çekiyor" diye rehber öğretmene koşun ağlayın.

Etrafına etten kalkan örün kanatlarınızın altına alın, sonra "bu çocuk neden her şeyden etkileniyor tırnaklarını yiyiyor" diye rehber öğretmene koşun ağlayın.

Biri kendisine bir şey sorunca ondan önce siz söyleyin. Adını bile söylemesine izin vermeyin mesela, sonra "neden bu çocuk hakkını savunamıyor" diye rehber öğretmene ağlayın.

Meselâ, her gün bir kursa gitsin en mükemmel o olsun diye çabalarken siz telefonda oyun oynayın. Odasına ders çalışsın diye gönderin oturup TV izleyin. Kitap okumuyor diye söylenin en son okuduğunuz kitabın adını bile hatırlamayın.

Eğer bunları yapmaya devam ederseniz dış güçler, faiz lobisi, siyonist dernekleri, Amerika asla yerli ve milli olma yolunda devam etme mücadelemize engel olamaz.

Her şey çocuklar ile başlar di mi?