Geçmişte; El Fetih füze atar Kudurmuş köpekler saldırır...

Çok sayıda Müslüman şehid olur. 

Sözüm ona Müslüman ülkeler kınar. Batı ağız ucuyla açıklama yapar.

Bazı devletler araya girer ateşkes olur. 

Zalimler işgal alanını genişletir ve Müslümanların üstündeki baskıyı artırır. 

Ölen öldüğü ile kalır. Masumların çığlıklardı gök kubbede kayıt altına alınır. 

Mazide bu köpeklerin Ariel Şaron diye bir Başbakanı vardı cehenneme yuvarlandı gitti inşallah. Şimdide bu zalim tezgah aynı tezgah. 

Zaman içinde İngiliz işgali, hırsız Yahudi devletinin ilanı, sürekli baskı ve zulümlerle, işgalle gasp edilen Müslüman toprakları. 

Halen hapishaneler deki işkence ve insanlık dışı uygulamalar kapalı kutu. 

El Fetih şiddet yanlısı diye tasviye edildi sivil direniş başladı değişen birşey olmadı. 

Hamas çıktı füzelerle direnişe başladı yine aynı senaryo. 

Şeyh Yasir'in dediği gibi "Dirensekte öldürüyorlar direnmesekte biz direnmeyi seçtik"

Zalimlerin uzun süren katliamları ve sonra ateşkes ve genişleyen İtrail toprakları hunharca soykırıma maruz kalan masumlar. 

Ve kınamaktan öteye gidemeyen zavallı sözüm ona Müslüman idareciler!
Yerlerde sürünen İzzet-i İslam.

Bugün ise bidayeti şüpheli bir saldırı ve İslam Aleminin vücudunda zehirli bir ur olan siyonizmin en kalifiye projesi İran rejimi. 

Nihayeti herkesin gözü önünde acımasız bir katliam. 

Hedefleri; İsrail'in Gazze'nin kuzeyini alması, Lübnan ve Suriye'den yeni toprak işgali. 

Bölgede ki kaos ve Şii - Sünni merkezli daha da alevlenmiş kavga ve menfur emellerine ulaşmış İran mürted rejimi ve sözüm ona vadedilmiş toprak hedefine yakınlaşmış lanetli bir kavim. 

Ama Allah'ında bir planı vardır elbet. Vaadinden dönmeyen Rabbimizin asıl Vâd'i ilahisi bu kudurmuş köpek sürüsünün yeryüzünde çok şiddetli bir zillet ve meskenet tokadını tekrar yiyeceği dir inşallah. 

İslam Âlemindeki şuurlu müslümanlara düşen vazife; 

Bu zulmü unutmamak ve unutturmak için ne gerekiyorsa yapmak. 

Bu zulme yeterli tepkiyi vermeyen, Filistin devleti ve Mescid-i Aksayı davası görmeyen idarecileri değiştirmek ve gayesi bu olan idarecileri seçmek. 

Ekonomik olarak başta Yahudi ürünleri ve markaları olmak üzere zalim batıya ölene kadar süresiz ambargo uygulamak. 

Kendi toplumu içinde bu davayı önemsemeyen, küçümseyen batı hayranı, siyonizmin uşağı her kim varsa. 
Siyasetçi, iş adamı, sözüm ona yazar, sanatçı ve hassaten toplumu pasifize eden cemaat, tarikat ve STK'lar içinde bu davayı davası görmeyen tüm şahıs ve kurumlara hukuk içinde hayat hakkı tanımamak, tepki göstermek, destek olmamak. 

Kukla idarecilerin kasıtlı olarak mani olduğu İttihad-ı İslam için Hac-Umre başta olmak üzere sosyal medya ve mümkün olan her imkanla Tevhdi-i kulûble tek ses olmak. 

Kıyametin ayak sesleri duyuluyor. Ya kafir olarak yada imanı kavi bir Mümin olarak karşılayacağız. 

Bundan kaçış yok. Nihayet ya zillet içre bir akıbet yada iki cihanda izzetli bir duruş olacak... 

Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi "izzetle ölümü, zilletle hayata tercih edenlerdeniz" diyenler kazanacak inşallah. 

Rabbim izzetle mukabele etmeyi ve hak üzere maddi-manevi cihadda muzaffer olmayı nasib etsin inşallah.

"O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir." Hud Suresi 49. Ayet