Düşünsenize bir evde doğuyorsunuz ama babanız devrin en iyi put yapıcısı. Sonra siz o evde uyuyor, o evin bahçesinde koşuyor onlarla aynı sofraya oturuyorsunuz. Sabah kalkıyor put akşam yatıyor filanca put. Ama bir gün sadece yuvanıza ocağınıza değil tüm memlekete baş kaldırıp "tek bir ilah" olduğunu iddia ediyorsunuz. Tüm putların kanunlar ile korunduğu bir memlekette bunu yapınca da cezayı hak (!) etmiş oluyorsunuz doğal olarak. Öyle de oldu, İbrahim için kocaman bir ateş yakıldı. Cezası kesilmek zorundaydı. Öyle ya nasıl olurdu da tanrılarını küçümserdi bu çocuk? Bu suçtu ve bu suçun cezası ancak yanarak ödetilirdi. Devamını herkes biliyor, İbrahim'in bu başkaldırışı Tevhid inancının temellerini daha da sağlamlaştırdı.

Şimdi biz "İbrahim mevcut olana baş kaldırdı o yüzden suç işledi ve cezayı hak etti." diyebilir miyiz?

Beyaz ve ukala bir adam, siyah ve asi bir kadın olan Rosa Parks'ın bir otobüste utanmadan (!) koltukta oturduğunu görünce "kalk oradan!" dedi. Siyah bir kadın oturmayı hak etmez!" diye de devam etti. Aslında beyaz adam haklıydı, Amerikan kanunlarına före siyahilerin otobüste oturarak gitmesi yasaktı. Rosa hiç rahatını bozmadan oturmaya devam etti. Öyle ya, teni siyah doğdu diye neden otobüs koltuğunu bir beyaza versindi ki? Sonra Rosa Parks Amerika kanunlarına aykırı davrandığı için bu terbiyesiz (!) hareketinden dolayı tutuklandı. Parks’ın eşit haklar için yaptığı bu davranış bugün ABD’de siyahilerin en önemli görevlere kadar gelebilmelerine imkân tanıyan gelişmelerin başlangıcı oldu.

Şimdi biz "Rosa suç işledi, mevcut düzene kanunlara karşı geldi ve hapsedilmeyi hak etti" diyebilir miyiz?

Klasik Fizik ile yetinen bilim adamları Kuantum fiziğini keşfetmeseydi bugün ruh'un ve ahiretin varlığını ispat etmeye bir adım kalabilir miydi?

Galileo dünyanın düz olduğunu iddia eden kilise ile ters düşmeyi göze almasa bugün mevsimleri ispat edebilir miydik?

Aynı örneklendirmeleri Sokrates, Ebu Hanife ya da yeni bir eylem/fikir ile gelen diğerleri için de yapabiliriz.

Sosyoloji bu durum için "Olumlu sapma" tanımını kullanıyor. Yani toplumlar zaman zaman böyle sapmaları aniden göstermez ise gelişemezler. Kısacası sosyoloji bilimine göre toplumların gelişmek için sıçrama yapması "Muhalefet" etme becerileri ile doğru orantılı olur. Yoksa yerlerinde saymaya devam ederler.

Siyaset bilimine göreyse, muhalefet etme mekanizması doğru işlemeyen devletler ilerleme gösteremezler.

Üç kurt ve üç kuzunun akşam yemeğini seçim ile karar vermesi eylemine demokrasi denen şu çağda, muhalefet etmenin, yani "pardon arkadaş siz kurtsunuz hayırdır ya siz kimi kekliyorsunuz" demenin ne kadar önemli olduğu çok açık.

Seçimlere iki gün kala Türkiye muhalefeti malesef "Tayyip gitsin de gerekirse ülke sele gitsin" kafasından öteye gidemedi yine. Sırf iktidara çelme takmak adına 300 küsür yerde PKK adaylarını gösterip, ülkenin kaderine çelme takıyor olmaları da beceriksizlikten ziyade kötü niyet göstergesi bana göre.

Ülkenin muhalefeti hakkında çok yazıp çizmeye gerek yok zaten. "Kılıçdaroğlu" diyorsun 10 cilt "Muhalefet Nedir, Nasıl Yapılmaz!" diye Google dökümanı çıkıyor insanın karşısına.

İmam böyle olunca cemaatin ne yapacağı da malûm. 
Muhalefet etmek adına;
CHP'li sena kaleli, yöresel kıyafetler ile eylem yapmış..
CHP'li Melda Onur ceketi çıkarıp yere fırlatmış..
CHP'li Süleyman Çelebi 5 dk susup "sesim kesildi" eylemi yapmış.
Güven parkta volta eylemi yapmışlar,
Ret oyu verene "kırmızı kart gösterme" eylemi yapmışlar,
Bacak ısırma eylemi,
Kürsüye kendini kelepçeleme eylemi,
Siyah örtü eylemi
Rula teklif eylemi... Vs yapmışlar. Sırf ekşın!

Durum böyle olunca muhalefet etme görevi de iktidara kalıyor. Ancak orada da ne zaman "ama..." ile başlayan cümle kurmaya kalksan, reisi bile yeterince reisçi bulmayan arkadaşlar tarafından "kripto, fetöcü, içlerine sızmış hain" muamelesi görüyorsun.

Kimsenin İbrahimlere tahammülü yok. Herkes ululanmak istiyor artık. İhale putu, koltuk putu, para putu tehlikeye girsin istemiyor köşe başlarını kapanlar.

İbrahim'i ateşe atmak eskiden de kolaydı şimdi de çok kolay.
Peki yakmak da o kadar kolay mı?