HuffPost’a konuşan nörolog ve sinirbilimcilerin görüşleri, sağlıklı bir beyin için kaçınılması gereken yiyecek ve içecekleri yeniden gündeme taşıdı.
Aşağıda, uzmanların özellikle uzak durduğunu belirttiği altı gıda yer alıyor. Bu liste, bilinçli beslenme tercihleriyle zihinsel sağlığı korumak isteyenler için önemli ipuçları sunuyor.
Protein Tozundaki Yapay Tatlandırıcıların Yarattığı Riskler
Sinirbilimci Friederike Fabritius, birçok protein tozunun yapay tatlandırıcılar içerdiğini ve bu maddelerin bağırsak mikrobiyotasına zarar verebileceğini belirtiyor. Bağırsak sağlığı, nörolojik fonksiyonlar için kritik öneme sahip. Çünkü sinir ileticilerinin büyük bölümü bağırsakta üretiliyor. Bu nedenle bağırsak mikrobiyomunda yaşanan bozulmalar, doğrudan beyin sağlığını da etkileyebiliyor. Uzmanlar, protein takviyesi almak isteyenlerin içerik listesine özellikle dikkat etmesini öneriyor.
Gazlı İçeceklerdeki Yüksek Şekerin Beyne Etkileri
Nörolog Dr. Shaheen Lakhan, gazlı içecekleri beyin için “en zararlı gıda maddelerinden biri” olarak nitelendiriyor. Bu içeceklerdeki yüksek şeker oranı, beyni besleyen damar yapısına zarar veriyor. Lakhan’a göre gazlı içecek tüketimi, uzun vadede demans ve inme riskini artırırken, kısa vadede beyin iltihabı, huzursuzluk, kötü ruh hâli ve uyku bozukluklarına sebep olabiliyor.
Diyet versiyonlarının da daha sağlıklı olmadığına dikkat çeken Lakhan, kalorisiz tatlandırıcıların beyinde stres yarattığını ve gerçek şekere yönelik daha yoğun bir istek oluşturduğunu ifade ediyor.
Margarindeki Trans Yağların Tehlikesi
NYU Langone Concussion Center’dan nörolog Dr. Shae Datta, margarin tüketiminden kaçındığını vurguluyor. Margarinin içeriğinde bulunan trans yağlar, yalnızca kalp-damar sistemine değil, aynı zamanda beyin damarlarına da zarar veriyor. Araştırmalara göre, kandaki trans yağ seviyeleri yüksek olan yaşlı yetişkinlerde demans gelişme riski daha yüksek. Bu nedenle uzmanlar, margarin yerine tereyağı veya zeytinyağı gibi daha doğal alternatifleri tercih etmeyi öneriyor.
Biranın Beyin Hücrelerine Verdiği Zarar
Tufts Medical Center’dan nörolog Dr. Byran Ho, birayı tamamen “boş kalori” olarak tanımlıyor. Besin değeri olmayan bu içecek, içerdiği alkol nedeniyle merkezi ve çevresel sinir sistemi üzerinde toksik etki yaratabiliyor. Ho’ya göre, orta seviyede tüketim bile beyin hücrelerine zarar verebiliyor ve uzun vadede nörolojik fonksiyonları olumsuz etkileyebiliyor. Alkolün beyin hücreleriyle kurduğu olumsuz etkileşim, hafıza, dikkat ve karar verme süreçlerini zayıflatabiliyor.
Kafeinsiz Kahvede Kullanılan Solventlerin Tehlikeleri
Nörobilimci Sean Callan, kafeinsiz kahvenin kendisinin zararlı olmadığını ancak kafeinin hangi yöntemle uzaklaştırıldığının kritik olduğunu belirtiyor. Özellikle solventle arındırılmış kafeinsiz kahveler, toksik kimyasallar içerebiliyor. Bu solventlerden bazıları kanser riskini artırabilir ya da nörolojik hasara yol açabilir. Metylen klorür gibi maddelerin plasentayı geçebilmesi, hamileler için ek risk oluşturuyor. Callan, tüketicilere kahve markalarının içeriklerini kontrol etmek için güvenilir platformları takip etmelerini öneriyor.
Patates Kızartmasının Beyin Damarlarına Etkileri
Nörolog Dr. Pedram Navab, patates kızartmasını tamamen hayatından çıkardığını söylüyor. Yüksek ısıda kızartılan yağlar, beyin damarlarında hasara ve kan-beyin bariyerinin zayıflamasına yol açabiliyor. Ayrıca bu gıdalar, öğrenme ve hafıza için kritik öneme sahip olan hipokampus üzerinde olumsuz etkilere neden olabiliyor. Uzun vadede ise bilişsel gerilemeye zemin hazırlayabiliyor. Uzmanlar, patates kızartmasını tamamen bırakmanın en doğru tercih olduğunu belirtiyor.
Bilinçli Beslenme ile Daha Sağlıklı Bir Beyin
Nörologlara göre sağlıklı bir beyin için yalnızca zihinsel egzersizler yeterli değil; günlük beslenme tercihleri de belirleyici rol oynuyor. Gazlı içecekler, margarin, patates kızartması ve solventle arındırılmış kafeinsiz kahve gibi ürünler beyin üzerinde uzun vadeli zararlar oluşturabiliyor. Protein tozu veya kafeinsiz kahve gibi bazı ürünleri tamamen bırakmak zor olsa da uzmanlar, daha temiz içerikli alternatiflere yönelmeyi öneriyor. Sonuç olarak, beslenmede yapılacak küçük değişiklikler bile zihinsel sağlığı koruma yolunda büyük fark yaratabilir.





