Çeşitli hadisi şeriflerde buyurulmuştur ki...

Zalim yönetime karşı çıkılması gerekiyorsa, çoğunluk olup, biat etmemek emredilmiştir. Bunun dışında, Allah'ın emirlerine aykırı olmayan hususlarda kargaşa çıkaranlar ve cinayet işleyenler lanetlenmiş ve bulundukları toplumlarda asla huzur bulamayacakları bildirilmiştir.

Ve masum bir insanı öldürmek, en büyük kul hakkı ve en büyük günah olarak bildirilmiştir.

Bütün bunları Kürtçülük adına yapmak ise tecavüze uğramış bir zihniyetin ve dumura uğramış bir ahlakî çöküntünün en belirgin halidir.

Öncelikle, tarihte miladî 800'lü yıllara kadar Kürd diye birşey yok iken ve bu tarihlerden itibaren Bizans kaynakları Kardî milletlerden, Arab kaynakları da Milleti Ekrad olarak bazı kavimler birliğinden söz etmişken, bunu bir ırkçılığa çevirmek, fikrî embesilliğin nirvana makamıdır.

Hangi Kürd? Urartu, Med, Asur mu? Ama bunlar en az 5 milletin daha atası... Ya da bunların karma haline iktidarı kaybettikten sonra dahil olan dahil olan Arab, Fars, Ermeni ve Türkler mi? Hangi Kürdlerden bahsettiğimizi bu davanın ideologları bal gibi biliyorlar. Ve bunu bal gibi bildikleri için, bu konuyu ısıtıp ısıtıp siyasi ve anarşik gündemden düşürmeyenlerin politik isimlerinden de "halklar" kelimesi hiç eksik olmuyor.

Kaldı ki dünya globalleşirken, devletler bile dev küresel şirketler karşısında cılızlaşırken, biz niye bölünmeye çalışıyoruz? Ulus devlet politikası malum, yanlış ve günah bir politikadır. Uluslara bölünüp kılcallaşmaya çalışmaktan daha geri zekalıca bir devlet siyaseti mümkün müdür?

Bugün kendini Türk gibi hissetmeyenler olabilir; yarın da kendini Kürd gibi hissetmeyenler olacaktır... Bırakın, bir damla sperme ideoloji bağlamayı... Ya ananız tecavüze uğramışsa ve bilmiyorsanız... Alınmayın, bu sözümden alınıp bana küfreden çok oldu.

Ya da şunu hatırlatayım. Bugün mülteci kamplarında yılda bir milyon kadın tecavüze uğruyor. Ve alının bence...

Nasılsa hiçbiri sizin anneniz değil.