İlker Ayrık, doğayla kurduğu bu bağı şu sözlerle anlatıyor:
“Doğa ile iç içeyim. Yaklaşık 5 yıldır çiftçilik yapıyorum. Toprak insanı dinlendiren, elektriği alan bir şey.”
Bu sözleriyle, çiftçiliğin sadece üretim değil, aynı zamanda bir terapi yöntemi olduğuna dikkat çekiyor. Mevsimsel olarak bostan ektiklerini belirten Ayrık, kendi elleriyle yetiştirdiği ürünlerle doğal yaşamı benimsediğini vurguluyor.

Her Çeşit Ürün ve Aromatik Bitkiler Yetiştiriyor

Çiftliğinde sadece klasik sebze ve meyveler değil, aynı zamanda aromatik bitkiler de yetiştirdiğini belirten Ayrık, toprağa duyduğu saygının ve bağlılığın altını çiziyor. Çiftliğinde her çeşit ürüne yer verdiğini dile getiren sanatçı, mevsimsel değişikliklere uygun olarak üretim yaptıklarını söylüyor. Bu yaklaşımıyla, doğayla uyum içinde bir tarım modeli benimsediği görülüyor.

Türk Sanat Müziği Bir Ustasını Kaybetti: Muazzez Abacı Hayatını Kaybetti
Türk Sanat Müziği Bir Ustasını Kaybetti: Muazzez Abacı Hayatını Kaybetti
İçeriği Görüntüle

Hayvan Sevgisiyle Dikkat Çekiyor

İlker Ayrık’ın çiftliğinde yalnızca tarım yapılmıyor. Aynı zamanda hayvanlarla iç içe bir yaşam da sürüyor. Ayrık, daha önce yaptığı bir açıklamada, “11 köpeğim, 2 eşeğim, kümes hayvanlarım ve tavşanlarım var” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözleriyle hayvan sevgisini açıkça ortaya koyan Ayrık, çiftliğinde tam anlamıyla bir ekosistem kurmuş durumda.

Şehir Hayatından Uzak, Doğayla Uyumlu Bir Yaşam Tercihi

İstanbul gibi metropol bir şehirde yaşamasına rağmen, Beykoz’un doğayla iç içe köylerinden birinde kurduğu çiftlikte yaşamak, İlker Ayrık için büyük bir yaşam tercihi. Bu kararın ardında şehir hayatının stresinden uzaklaşma ve doğayla bütünleşme isteği yatıyor. Oyuncu, bu yaşam biçiminin kendisini hem fiziksel hem de ruhsal olarak yenilediğini belirtiyor.

Çiftçilikle Hayata Farklı Bir Pencereden Bakıyor

İlker Ayrık, çiftçiliğin sadece üretim değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olduğunu savunuyor. Toprakla ilgilenmenin insana sabrı, üretimi ve emeği öğrettiğini dile getiren sanatçı, bu süreçte hayata bakış açısının değiştiğini ifade ediyor. Onun için çiftçilik, bir kaçış değil, daha derin bir bağın simgesi.

Doğanın ritmine ayak uydurmayı başaran İlker Ayrık, gösteri dünyasındaki başarılı kariyerinin yanı sıra, doğayla kurduğu bu özel bağ sayesinde bambaşka bir yaşamın mümkün olduğunu gösteriyor. İstanbul’un kalbinde, Beykoz’un huzurlu köylerinde kurduğu bu yaşam, şehir hayatından kaçmak isteyen birçok kişiye de ilham veriyor. Toprağa dönen ellerin hikayesi, aslında ruhunu arayan bir insanın yolculuğu.