İranlı yetkililere göre, İsrail'in gerçekleştirdiği saldırı, Natanz’daki yer altı uranyum zenginleştirme sahasını etkiledi. Tesise isabet eden havadan bırakılan bombalar, koruma katmanlarını delerek iç bölümlere zarar verdi. Olayın ardından bölgede radyasyon sızıntısı meydana geldi.
Radyasyon Sızıntısı İlk Kez Resmen Kabul Edildi
İran kaynakları, daha önce herhangi bir dış sızıntı olmadığını öne sürse de bu kez ilk kez radyasyon sızıntısını resmen kabul etti. Yetkililer, sızıntının şu an kontrol altına alındığını ve temizlik çalışmalarının sürdüğünü bildirdi. İran Nükleer Enerji Organizasyonu, durumu detaylı değerlendirmek için çalışmaların sürdüğünü duyurdu.
Yer Altı Tesisin Güvenliği Tartışma Yarattı
Saldırının ardından İranlı yetkililer, yer altına gömülü olan Natanz tesisinden dışarıya radyasyon sızmadığını yineledi. Ancak tesise yapılan bu tür bir saldırının, İran’ın nükleer güvenlik altyapısında ciddi zaaflar olabileceğini gözler önüne serdiği yorumları yapılıyor.
Fordow Tesisi ve Uranyum Stoku Güvende
İranlı yetkililer, saldırı sonrası özellikle Fordow Zenginleştirme Tesisi'nin durumuna ilişkin endişeleri gidermeye çalıştı. Yapılan açıklamada, Fordow’un tamamen güvende olduğu ve İran’ın elindeki mevcut zenginleştirilmiş uranyum stokunun zarar görmediği belirtildi. Buna rağmen bu açıklamalar, bölgesel ve küresel kamuoyunda şüpheyle karşılandı.
Nükleer Altyapının Geneli Belirsizliğini Koruyor
Radyasyon sızıntısı ve Natanz’daki zararın boyutu, İran’daki diğer nükleer tesislerin güncel durumu hakkında da endişeleri artırdı. Uluslararası gözlemciler, İran’ın tüm nükleer altyapısının teknik yeterliliği ve güvenlik düzeyinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Mevcut durumda, İran’daki nükleer faaliyetlerin şeffaflığı ve güvenliği yeniden sorgulanır hale geldi.
Uluslararası Endişeler ve Güvenlik Uyarıları Artıyor
İran’ın ilk kez bir nükleer tesisinden radyasyon sızdığını açıklaması, uluslararası toplumu alarma geçirdi. Özellikle komşu ülkelerde, bu tür saldırıların ve sızıntıların bölgesel çevre güvenliği açısından ciddi tehditler oluşturabileceği ifade ediliyor. Uzmanlar, bu durumun yeni diplomatik gerilimlere neden olabileceğini ve nükleer güvenliğe yönelik küresel yaptırımların gündeme gelebileceğini öngörüyor.
Saldırının ardından yaşanan gelişmeler, İran'ın nükleer programının geleceği açısından kritik bir dönemeç oluşturuyor. Natanz’daki radyasyon sızıntısının kontrol altına alındığı söylense de, kamuoyunda oluşan güven kaybı derinleşiyor. İran’ın nükleer güvenliğine dair uluslararası toplumun daha fazla şeffaflık ve denetim çağrısı yapması bekleniyor.
