Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülfem Yıldırım, baharın gelmesiyle beraber polenlerin artmasının alerjik sorunları da beraberinde getirdiğini, bahar alerjisinde en önemli tedavi yönteminin alerjenden uzak durmak olduğunu söyledi.

Baharın gelmesiyle polenlerin artması alerjik sorunları da beraberinde getiriyor. Bu dönemi zorlaştıran alerjik reaksiyonlar, insanlarda burun kaşıntısı, göz akıntısı, kızarıklık ve sürekli hapşırma gibi şikayetlere yol açarken, hastaneye başvuru sayıları da artış gösteriyor. Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülfem Yıldırım, bahar alerjisi ve alınması gereken tedbirler hakkında bilgiler verdi. Dr. Gülfem Yıldırım, alerjinin, bağışıklık sisteminin dengesinin bozulmasıyla normalde doğada zararsız olarak bulunan maddelere karşı vücudun aşırı yanıt vermesi olayı olduğunu belirterek, “Bu kalıtsal olarak gelişir. Bu şekilde genetik olarak yatkın olan bireylerde gelişen dengesiz yanıta alerji diyoruz. Alerjen de doğada bulunan bazı zararsız maddelerin genetik olarak yanıt vermeye meyilli bireylerde aşırı bir bağışık yanıt oluşturması, aşırı antikor üretmesiyle ortaya çıkan bir yanıttır” dedi.

“Bahar alerjisi daha çok aileden genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde görülür”

Bahar alerjisinin, klinik olarak tanımlanan alerjik rinit durumunun daha çok bahar aylarında alerjiye yatkınlığı olan bireylerde görüldüğünü ifade eden Gülfem Yıldırım, “Hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı, kaşıntı, hapşırık, öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkar. Bahar alerjisi daha çok aileden genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde görülür. Anne ya da babanın herhangi birinde alerji öyküsü varsa yüzde 45 oranında görülme riski mevcuttur. Yine anne ve babanın her ikisinde de alerji öyküsü varsa bireyde çıkma ihtimalinin yüzde 70’lerde olduğu görülmüştür. Bunun dışında eğer erken antibiyotik kullanımı varsa, anne doğumun ilk döneminde sigara kullanıyorsa ve birtakım laboratuvar parametrelerinde antikor düzeyinin yüksek olduğu görülüyorsa, spesifik antikorlara bakıldıysa ve hastada bu yükseklikler varsa bireyde bahar alerjisi gelişme ihtimali yüksektir. Bahsettiğimiz risk faktörü olan bireylerde mevsimsel olarak gelişen burun akıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, hapşırık ve bunlara öksürük eklenmesi, yine üst solunum yolu şikayetlerine ek olarak gözlerde kızarıklık, yaşarma gibi belirtilerin olması durumunda hastalarda alerjik rinit, bahar alerjisini düşünmemiz gerekir. Tanı koyarken kullandığımız laboratuvar yöntemleri var. Laboratuvar tetkiklerde bağışıklık yanıtı gösteren, alerjik durumlarda yükselen, antikorun yüksek çıkması tanıyı destekler. Yine hastalarda bazı alerjen solüsyonlarının cilt üzerinden uygulanan testlerde kabarıklık, kızarıklık gibi durumların ortaya çıkmasında da alerji olduğunu düşünebiliriz. Bahar alerjisi gelişen hastalarda alerjik rinit durumu kontrol altına alınamazsa alerji devam edip ilerleyebilir. Bu durumda da şikayetlere ek olarak öksürük, hırıltı, hışırtı gibi durumların eklenmesi halinde alerjik astımdan da bahsedebiliriz. Bu hastaların özellikle uzmana başvurarak alerjik astım tedavisini doğru alması halinde hastalık kontrol altına alınabilir” şeklinde konuştu.

“En önemli tedavi, kaçınma yöntemi”

Alerjik riniti tedavi etmek için öncelikle alerjinin tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Medicana Konya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülfem Yıldırım, “En önemli tedavi yöntemi kaçınma yöntemi dediğimiz alerjenden uzak durma yöntemidir. Bahar alerjisinde en çok karşılaştığımız polenler, çimenler, mantarlar, ev içindeki alerjenler etkili olabiliyor. Bu durumda hastalarda eğer ot poleni ve çimen alerjisi varsa Mart ve Kasım aralığında hastaların dikkat etmesini özellikle öneriyoruz. Sabah saatlerinde dışarıya çıkmamalarını, evlerinin camlarını kapalı tutmalarını, evdeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmalarını mutlaka öneriyoruz. Onun dışında hastalarda bazen yabani ot alerjisi olabiliyor. Bu durumda da daha çok Ağustos ve Kasım ayları arasında şikayetler olabiliyor. Bu dönemlerde yine benzer önlemler almalarında fayda olur. Tabii ki alerjenden uzak durmak, semptomları gidermek kolay bir durum değil. Burada devreye medikal tedaviler ve yine semptomları giderici bazı cerrahi tedaviler devreye girebiliyor. Medikal tedavilerde alerjik semptomları baskılamak için kullandığımız anti alerjik ilaçlardan faydalanıyoruz. Cerrahi tedavilerde ise hastanın burun mukozasında, burun etlerinde büyüme gibi durumlarının olmasında cerrahi yöntemlerden faydalanabiliriz” diye konuştu.