Yağışların mevsim normallerinin altında seyretmesi, birçok şehirde susuzluk tehlikesini beraberinde getirdi. Barajların dolu olması gereken dönemde su seviyelerinin düşük kalması, alınacak önlemlerin aciliyetini ortaya koydu. Uzmanlara göre, mevcut su kaynaklarının korunması kadar alternatif su yönetimi yöntemlerinin hayata geçirilmesi de büyük önem taşıyor.
Yağmur Suyu Hasadının Önemi Vurgulandı
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, yağmur suyu hasadının ancak teşvik ve desteklerle yaygınlaşabileceğine dikkat çekti. Yıldız’a göre, binalarda yağmur suyu toplama sistemleri, içme suyu talebini azaltarak su kaynakları üzerindeki baskıyı önemli ölçüde düşürüyor.
Büyük Binalar İçin Zorunluluk Getirildi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeyle, büyük ölçekli özel ve kamu binalarında yağmur suyu hasadı ve gri su sistemleri 1 Ocak 2026 itibarıyla zorunlu hale getirildi. Bakanlık, bu uygulamayla yıllık ortalama 6,2 milyon metreküp su tasarrufu sağlanacağını açıkladı.
Gri Su Sistemleriyle Ek Tasarruf Sağlanacak
Yeni düzenleme kapsamında, yatak kapasitesi 200’ü aşan konaklama tesisleri, büyük AVM’ler ve kamu binalarında gri su sistemleri zorunlu olacak. Duş, küvet ve lavabolardan elde edilen gri suyun arıtılarak yalnızca tuvalet rezervuarlarında kullanılması planlanıyor. Bu uygulamayla yıllık yaklaşık 4 milyon metreküp su tasarrufu hedefleniyor.
Şebeke ve Arıtma Sistemlerinin Yükü Azalacak
Uzmanlar, Türkiye’nin bölgesel kuraklık riski taşıyan bir ülke olduğunu vurguluyor. Yağmur ve gri su sistemlerinin yaygınlaşması, şebekeden çekilen suyu azaltarak arıtma tesisleri ve barajlar üzerindeki baskıyı hafifletecek.
Mevcut Binalar İçin Teşvik Çağrısı Yapıldı
Yönetmelik mevcut binalar için genel bir zorunluluk getirmese de, kapsamlı tadilatlarda bu sistemlerin talep edilebileceği belirtiliyor. Uzmanlar, mevcut yapıların da sürece dahil edilmesi için teşvik, destek ve hibe programlarının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Yağmur suyu hasadı ve gri su sistemleri, yalnızca teknik bir çözüm değil, aynı zamanda toplumun suya bakışını değiştirecek önemli bir adım olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu uygulamaların yaygınlaşması, suyun sınırlı bir kaynak olduğu bilincini güçlendirecek ve gelecekte yaşanabilecek su krizlerine karşı güçlü bir önlem oluşturacak.




