Bugün herhangi bir kimse, "Büyük Türkiye" ideali taşıdığını söyleyip, peşinden "TRT'yi istemiyorum, beğenmiyorum ve kapatacağım" diyorsa; herşeyden önce yalancıdır, riyakardır veya gerizekalıdır. Bu ihtimallerin dışında bir durum da asla söz konusu değildir.

Konuya şöyle bakalım...

Cannes Film Festivali direktörü Gilles Jacobs diyor ki:

"ABD yalnızca film ihraç etmez; yaşam tarzı ihraç eder."

İkinci Dünya Savaşı sonrası Nazi işgalinden kurtulan Fransa ile ABD arasında bir yardım anlaşması yapılmıştır. Yardımın ilk materyalleri 400 adet kovboy filmi olmuştur. Gülmeyin bu çok ciddi bir meseledir.

İngiliz Daily Ekspres, ABD filmlerine olan ambargo kalktığında, defalarca şu manşeti atmıştır:

"Amerikan filmleri, tutkunlarını geçici bir süreliğine 'amerikan vatandaşı' yapmaktadır."

Görüldüğü gibi mesele açık ve net bir şekilde şudur: Amerika, filmlerini uluslararası anlaşmalarla yurtdışına yaymıştır.

Peki, "Amerika büyük de, Türkiye niye küçük?" sorusu kafamızda iken, bir insanoğlu hangi mantık ve zeka ile "TRT kapatılsın" diyebilir.

Tamam... TRT elektrik tüketimi ve bilgisayar alımı üzerinden yüzde 2 ve farklı bandrollerden farklı oranlarda bazı gelirler elde ediyor. Etmesin mi? Ya da eletrik faturasındaki diğer üç adet vergiye neden hiç kimse ses çıkarmaz. Yüzde 7, yüzde 10 ve yüzde 18 oranındaki vergilere kimse ses çıkarmaz iken yüzde 2'lik TRT payı gözlerde nasıl böylesine büyümektedir.

Hollywood 1895 yılında kuruldu ve devletçe hep desteklendi. TRT 1964 yılında kuruldu ve desteklenmek istenip, imkan yetersizliğinden desteklenemedi. Belki hiç bir zaman bir Hollywood olamayacak ama hedefleri de mi olmasın?

TRT'de hep belli bir görüş anlatılıp, belli bir kesime hitap edildiği şikayetleri var. İktidar partisinin orantısızca propagandası yapıldığı iddiaları var...

Öncelikle insaf... 2002 yılından bu yana aynı partinin iktidar olması TRT'nin suçu değildir. iktidarın yani Türkiye Cumhuriyetinin hükümeti olan Ak Partiden bahsedilemeyecek de, İsrail Likud Partisinden mi bahsedilecek?

Soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsedilemeyecek de, Merkel'den mi bahsedilecek?

Aslında rahatsızlık başkadır. Yeniden "diriliş" yaşamamızdan rahatsız olan, Lozan zihniyeti köleleri vardır.

Milli dizilerin yurtdışında satış rekorları kırmasından rahatsız olanlar vardır.

Bu arada, benim televizyonumda sabahtan akşama TRT Belgesel çaldığı olur. İzlemesem de çalar... Hiç Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsetmez. Denk gelmedim. Bence bahsetmeli. 1994 yılından beri Türk Siyasetine damga vuran insanı sevsek de, sevmesek de ekranımızda olmalı. Yoksa bazıları Türkiye'yi "James Bond" artisleri mi temsil etsin istemektedir.

Yoksa karnından konuşup da asıl sıkıntısını söyleyemeyenler, ekranda "İsrail tv'sine çıkıp Türkiye'yi kötüleyen Kemal Kılıçdaroğlu gibi embesilleri" veya "Kandil'de Norveç kanalına röportaj veren Selo Demirtaş gibi vahşi teröristleri" mi görmek istemektedir.

Lütfen aklı selim sahibi olalım. Lütfen. TRT daha yeni temizlendi, temizlenmeye devam ediyor ve iyi işler yapacak. Bu devlet için doğrusunu yapmak istiyorsak, güzel faaliyetlerini destekleyelim. Yanlışı varsa düzeltelim. Eğer bir yanlış varsa o yanlış hepimizin yanlışıdır.

Böyle bilinsin.

Selam ve dua ile...