Adalet Bakanı Tunç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde düzenlenen Denetimli Serbestlik Sistemi Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. Denetimli serbestlik sisteminin geçmişten bugüne gelişimini değerlendirdiklerini belirten Tunç, daha güçlü bir yapı oluşturmak adına yeni bir yol haritası çizdiklerini ifade etti.
Denetimli Serbestlik Bir Fırsat Sunuyor
Tunç, denetimli serbestliğin yalnızca bir infaz modeli değil, toplumsal rehabilitasyon ve yeniden kazandırma süreci olduğunu vurguladı. "Her hatayı arınma fırsatı olarak gören" bir adalet anlayışı benimsediklerini belirten Bakan, bu sistemin insanı merkeze alan adalet felsefesinin somut bir örneği olduğunu söyledi.
Yeni Düzenleme ile Cezaevine Giriş Zorunlu Hale Geldi
10. Yargı Paketi ile birlikte koşullu salıverme tarihine kadarki sürenin en az 10'da 1'inin cezaevinde geçirilmesi zorunluluğu getirildi. Bu kapsamda 2 yıl hapis cezası alan bir kişi en az 36 gün, 1 yıl ceza alan bir kişi 18 gün, 6 ay ceza alan bir kişi ise 9 gün cezaevinde kalacak. Bu adımın, toplumda oluşan "suç işleyip cezaevine girmemek" algısını kırmayı amaçladığı belirtildi.
Sayılarla Denetimli Serbestlik Sistemi
Bakan Tunç'un verdiği bilgiye göre, sistemin 20 yıllık sürecinde 5,6 milyon yükümlüye dokunuldu. Ayrıca bugüne kadar 8 milyon 464 bin karar infaz edildi, 3 milyon 628 bin iyileştirme faaliyeti gerçekleştirildi. 1 milyon 478 bin bağımlılıkla mücadele çalışması yapılırken, 1 milyon 449 bin yükümlü kamu hizmetlerinde görevlendirildi. Elektronik izleme sistemiyle 71 bin kişi takip edildi, 2 milyon 400 bin fidan ise toprakla buluştu.
Toplumla İş Birliği Vurgulandı
CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım da toplantıda yaptığı açıklamada, kamu yararına çalışma tedbirleriyle yükümlülerin sosyal hayata yeniden kazandırıldığını belirtti. Bu süreçte STK'lar, kamu kurumları ve akademisyenlerle iş birliği yapıldığını vurgulayan Yıldırım, cezaların yalnızca infaz edilmediğini, aynı zamanda toplumsal bağların yeniden kurulduğunu ifade etti.
Adalet Bakanlığı'nın öncülüğünde gerçekleştirilen bu düzenleme, yalnızca cezaların uygulanmasını değil, aynı zamanda topluma kazandırma odaklı bir adalet anlayışını yansıtıyor. Yeni sistem, toplumun güvenlik beklentilerini karşılarken, suçla yüzleşen bireylere de yeni bir başlangıç imkânı sunmayı hedefliyor.