AB Adalet Divanı, Malta'nın yatırım yoluyla vatandaşlık vermesini durdurma kararı aldı. Kararın gerekçesi ise oldukça net: Birliğe üye devletlerin vatandaşlık verme işleminin ticarileştirilmesi, AB Anlaşmaları ile bağdaşmıyor. Mahkeme, vatandaşlığın "ödenen bedelle" alınamayacağını vurgulayarak bu uygulamaya kapıyı kapattı.
Komisyon Uzun Süredir Süreci İzliyordu
AB Komisyonu, Malta'ya karşı 2020 yılında "ihlal süreci" başlatmıştı. Malta'nın Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Rus ve Belarus vatandaşlarına yönelik uygulamayı askıya almasına rağmen, diğer ülke vatandaşlarına yönelik programı sürdürmesi Brüksel'in tepkisini çekmişti. Bu durum, Malta'yı yalnızlaştırdı ve mahkeme kararına zemin hazırladı.
Vatandaşlık, Birlik Haklarını da Beraberinde Getiriyor
AB'ye üye herhangi bir ülkenin vatandaşlığını alan kişi, aynı zamanda AB vatandaşı statüsü kazanıyor. Bu da serbest dolaşım, iç pazara erişim ve seçim hakları gibi önemli ayrıcalıkları beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, yatırım yoluyla alınan vatandaşlık yalnızca ulusal değil, tüm Birlik seviyesinde etki doğuruyor.
Malta Uzun Süredir Direniyordu
AB içerisinde Bulgaristan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin de bir dönem benzer uygulamaları olmuştu. Ancak baskılarla bu ülkeler programlarını sonlandırdı. Malta ise ısrarla programı devam ettirerek 2011-2019 yılları arasında ciddi gelir elde etti. Bu dönemde 130 bin kişi yatırım yoluyla vatandaşlık veya oturum aldı ve bu uygulamalardan 21,8 milyar avro kazanç sağlandı.
Uygulama Neden Tepki Topluyordu?
"Altın pasaport" uygulamaları, kara para aklama, vergi kaçakçılığı ve güvenlik riskleri nedeniyle uzun süredir eleştiriliyordu. Avrupa Parlamentosu ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, bu sistemin istismara açık olduğunu defalarca gündeme getirmişti. AB'nin bu kararı, vatandaşlık gibi temel bir statünün yalnızca ekonomik güçle elde edilemeyeceğini kesin şekilde ilan etti.
Yeni Dönem Başlıyor
Artık Malta dahil hiçbir AB ülkesi vatandaşlık satamayacak. Yatırım karşılığı oturum izinleri ise hâlâ bazı ülkelerde sürüyor. Ancak bu karar, onların da gözden geçirilmesine neden olabilir. AB'nin vatandaşlık anlayışı, ekonomik değil, hukuki ve insani değerlere dayalı olmalı prensibiyle yeniden şekilleniyor.
AB Adalet Divanı'nın bu kararı, Avrupa'da vatandaşlık uygulamalarında yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Malta gibi ülkelerin yatırımcılara kapıyı açan politikaları artık AB çerçevesinde kabul görmeyecek. Bu gelişme, vatandaşlık haklarının bir ayrıcalık değil, bir aidiyet ve sorumluluk göstergesi olduğunu vurguluyor.