Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ‘İnşaat Sektöründe Deprem Bilinci’ paneli düzenledi. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, “BTSO olarak yaklaşık 10 yıldır dile getirdiğimiz gibi bulunduğumuz coğrafyanın kurtuluş reçetesi mekânsal planlamadır” dedi.

(Fotoğraflı)

BTSO’nun iş dünyasına dönük eğitim ve gelişim platformu BTSO Akademi çerçevesinde Oda Hizmet Binası’nda düzenlenen panele, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, Yüksek İnşaat Mühendisi Ünsal Eser, Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, Avukat Bülent Yaylalı ve sektör temsilcileri katıldı. Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinin gerek zemin etüdü gerekse de yapı özelliklerinin teknik açıdan değerlendirildiği toplantıda, muhtemel Marmara depremi öncesi alınması gereken tedbirler de masaya yatırıldı. Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün moderatörlüğünde düzenlenen panelde uzman isimler, ‘Performans Analizi Hazırlama Süreçleri’, ‘Hukuki Süreçler’, ‘Bursa İçin Depreme Hazırlık Önerileri’, ‘Zemin Etüt Uygulamaları’, ‘Beton Uygulamaları’, ‘Afete Dirençli Planlama ve Yapılaşma’ konularında değerlendirmede bulundular.

“Dönüşüm sürecini milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi olarak görmeliyiz”

Panelin açılış konuşmasını yapan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, depremin sadece bölgenin değil, bu gerçekle yaşamak zorunda olan tüm Türkiye’nin ortak sorunu olduğunu söyledi. Muhtemel bir depremde hayati güvenliği sağlayabilmenin ve kayıpların önüne geçebilmenin şartlarını oluşturmanın önemine değinen Şenocak, “Yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle Bursa’nın da içinde bulunduğu Marmara havzası, deprem bakımından dünyanın en riskli bölgeleri arasında. Marmara’da muhtemel bir afet, aklımızdan bile geçirmek istemediğimiz can kayıplarının yanında tehdit altındaki çevre illerle birlikte ülkemizin milli gelirinin yarısına etki edecek düzeyde. Sonuç itibariyle dönüşüm sürecini ülkemiz için milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi olarak değerlendirmek zorundayız. BTSO olarak yaklaşık 10 yıldır dile getirdiğimiz gibi bu coğrafyanın kurtuluş reçetesi, mekânsal planlamadır.” dedi.

“Bursa’da şehir içindeki plansız sanayi alanlarında sıkışmış 8 bin işletme var”

Alparslan Şenocak, “Sadece Bursa’da şehir içindeki plansız sanayi alanlarında sıkışmış ‘Sanayi Sicil Belgesi’ne sahip 8 binden fazla üretim tesisi var. Bu tesisleri KOBİ OSB mantığıyla planlı sanayi alanlarına taşırken, Bursa da gerek akıllı şehircilik gerekse de daha rekabetçi bir kimliğe kavuşmuş olacak. Bu konuda yaptığımız çalışmada 4 bini aşkın firma, planlı sanayi alanlarına geçme talebini odamıza aktardı.” dedi. “Mekansal planlama gerçekleştiği ve KOBİ OSB projesinin önü açıldığı takdirde kısa sürede şehir içinde sıkışıp kalmış üretim tesisleri planlı alanlara taşınmış olacak” ifadelerini kullanan Şenocak, şöyle devam etti: “İşletmelerimiz planlı sanayi alanlarında, modern ve güvenli sahalarda ulaşım projeleriyle entegre bölgelere taşınırken, Bursa’da güvenli konutlar ve güvenli yapılar oluşturmak için de en az 15 milyon metrekarelik rezerv alan ortaya çıkacak. Bununla birlikte lojistik sektörü için de şehrin dışında depolama alanları oluşturmayı hedefliyoruz. Bu konuda talep toplama süreci de önümüzdeki günlerde başlamış olacak. Bursa’mız ve ülkemiz adına kritik önemde olan bu projelerin biran önce hayata geçmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

“Türkiye ile Japonya’daki depremler kıyaslanamaz”

Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Türkiye ile Japonya depremleri birbiriyle kıyaslanmaması gerektiğini belirterek, “Türkiye’deki depremler zemine çok yakın. 6 Şubat depremlerinin yakın tarihte bir örneği yok. Oradaki yapılar şiddeti yoğun üst üste 6-7 darbeye maruz kaldılar. Sağlam kalan yapılar mühendislik öngörüsü ile yapının teknik izin sınırlarının üzerinde inşa edildiği için ayakta kaldı” dedi.

“Denetleme mekanizması geliştirilmeli”

TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, sağlıklı kentler için dirençli yapılara ihtiyaç olduğunu söyledi. Tüm disiplinlerde ortak bir hareket kültürünün gelişmesi gerektiğini belirten Şirin Rodoplu Şimşek, “Birçok noktada denetimsizlik var. Her Oda gibi biz de Mimarlar Odası olarak depremlerin etkili olduğu şehirlere uzman ekiplerimizi gönderdik. Yönetmeliğe göre yapılan binalar ayakta kalmış, durum bu kadar net. Güvenli bir şehir için sadece beton ve demirden bahsedemeyiz. Planlamaları, bilimsel gerçeklere uygun zeminde değerlendirmeliyiz. Denetleme mekanizmasını geliştirmeliyiz” dedi.

Bursa büyük risk altında

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’da 7.6 ve üzeri deprem üretecek fay hatlarının bulunduğunu, Keles, Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık ilçeleri hariç tüm ilçelerde sıvılaşma riski olduğunu söyledi. Zemin özelliklerinin bozuk olmasının depremin şiddetini artıran en önemli faktör olduğunu kaydeden Er, “7 büyüklüğünde ölçülen bir deprem bozuk bir zeminde 9 şiddetinde hissedilebilir” diye konuştu.

“Şapkamızı önümüze koyup düşünelim”

Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, “Yapı üretim sürecinde attığımız imzanın sorumluluğunu bir kez daha düşünelim. Şapkamızı önümüzde koyalım tekrar düşünelim. Hatay’da yıkılan binalardan alınan beton örneklerini inceledik. Su ile karıştığında çamur olan beton örneği var. Denetim süreçlerinin her bölümü yeniden sorgulanmalı.” diye konuştu.

Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, “Projeye sadık kalındığı sürece depreme dirençli binalar yapılabilir. Mevcut yapı stoğunun denetimi ve gerekli çalışmaların yapılması hepimiz için hayati önem taşımaktadır" dedi.