İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarının ardından Türkiye, Nisan 2024’te İsrail ile tüm ticari ilişkileri durdurma kararı almıştı. Bu karar, iki ülke arasındaki demir-çelik ticaretini doğrudan etkiledi. Shaul Gueta, gelirinin yaklaşık yüzde 70’ini Türkiye pazarından elde ediyordu. Türkiye yasağının ardından ihracat kanallarını kaybeden şirket, kısa sürede ciddi likidite kriziyle karşı karşıya kaldı.
Şirket yetkilileri, mahkemeye sundukları belgelerde “Türkiye ile ticaretin tamamen durması, satış hacmini dramatik biçimde düşürdü” ifadelerini kullandı.
Şirketin Borcu 32 Milyon Doları Aştı
İsrail basınında yer alan bilgilere göre, Shaul Gueta Şirketi ticaret yasağının ardından bankalara ve özel kredi kuruluşlarına toplam 105 milyon şekel borçlandı. Şirketin ödeme planı çökerken, Beerşeva (Birüssebi) Bölge Mahkemesi firmaya kayyum atanmasına karar verdi.
Mahkeme kararında, atanan kayyumun şirketin tasfiyesi ya da yeniden yapılanması konusunda yetkili olduğu belirtildi. Ancak kaynaklara göre, şirketin mali durumu göz önünde bulundurulduğunda tasfiye seçeneği daha olası görünüyor.
Ciroda Yüzde 80’e Yakın Düşüş Yaşandı
Mahkemeye sunulan Ağustos 2025 tarihli denetim raporu, şirketin finansal çöküşünü açıkça ortaya koydu. Rapora göre, 2022 yılında 200 milyon şekel (yaklaşık 61 milyon dolar) ciro yapan firma, 2025’in ilk yarısında sadece 35 milyon şekel (yaklaşık 11 milyon dolar) gelir elde edebildi.
Denetim raporunda, gelir düşüşünün ana nedeninin Türkiye’nin ticaret yasağı olduğu vurgulandı. Şirketin, Türkiye ile ticaretin durması sonrası alternatif pazar arayışlarının sonuçsuz kaldığı ifade edildi.
İsrail Sanayi Sektöründe Endişe Büyüyor
Shaul Gueta’nın iflası, İsrail’de demir-çelik sektöründe Türkiye’ye bağımlılığın boyutunu bir kez daha gündeme taşıdı. İsrail’in inşaat sektörünün önemli bir kısmının Türk çeliğine dayandığı biliniyor. Ekonomistler, Türkiye yasağının önümüzdeki aylarda başka şirketleri de zor durumda bırakabileceği uyarısında bulunuyor.
İsrailli sanayiciler, hükümetten alternatif tedarik anlaşmaları ve ekonomik teşvik paketleri talep ediyor. Ancak analistler, Türkiye’nin yüksek kalite ve uygun fiyatlı çelik ürünlerinin yerini kısa vadede doldurmanın neredeyse imkânsız olduğu görüşünde birleşiyor.
Türkiye’nin Kararı Bölgesel Etki Yarattı
Ankara’nın aldığı İsrail ile ticareti durdurma kararı, yalnızca ikili ekonomik ilişkileri değil, bölgesel ticaret dengelerini de etkiledi. Türkiye, İsrail’e ihracat yapan Orta Doğulu firmalar için önemli bir lojistik köprü işlevi görüyordu. Bu hattın kapanması, İsrail’in tedarik zincirinde maliyet artışlarına ve gecikmelere yol açtı.
Ekonomi uzmanları, Türkiye’nin bu adımını “ekonomik baskı yoluyla siyasi mesaj” olarak değerlendiriyor. Kararın, İsrail ekonomisinde uzun vadeli etkiler yaratabileceği belirtiliyor.
“Türkiye ile Ticaret Durunca Ayakta Kalamadık”
Mahkeme kayıtlarında yer alan ifadelere göre, şirket yöneticileri iflasın temel nedenini açıkça ortaya koydu:
“Şirketin gelirinin büyük kısmı Türkiye’ye yapılan ihracattan geliyordu. Türkiye’nin İsrail ile ticareti tamamen durdurmasının ardından satışlarımız yüzde 70 düştü. Üretimi sürdürecek kaynak kalmadı.”
Bu açıklama, Türkiye’nin kararının İsrail’deki reel sektör üzerindeki doğrudan etkisini somut şekilde ortaya koydu.
Ekonomik Krizin İlk Halkası Olabilir
Uzmanlara göre Shaul Gueta’nın iflası, Türkiye’nin ticaret yasağının İsrail’de yaratacağı daha büyük bir ekonomik dalganın ilk işareti olabilir. İsrail’de özellikle inşaat, enerji ve metal sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin benzer risklerle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
Ekonomi analisti Dr. Oren Levi, “Bu sadece başlangıç. Türk çeliği olmadan İsrail sanayisi uzun süre ayakta kalamaz” değerlendirmesinde bulundu.
Bir Yasak, Bir İflas, Bir Dönüm Noktası
Türkiye’nin Gazze’ye yönelik saldırılara tepki olarak uyguladığı ticaret yasağı, İsrail ekonomisinde ilk somut iflas vakasıyla sonuçlandı. Shaul Gueta’nın çöküşü, yalnızca bir şirketin değil, iki ülke arasındaki ekonomik bağların kırılmasının sembolü haline geldi.
Uzmanlar, bu gelişmenin ardından İsrail’de yeni iflas dalgalarının yaşanabileceğini ve Türkiye’nin kararının bölgesel ticaret dengelerini kalıcı biçimde değiştirebileceğini vurguluyor.
