Fransa Senatosu tarafından yürütülen soruşturmanın sonuçlarına göre, birden fazla bakanlık, bir bölge valisi ve Oksitanya Bölgesi Sağlık Ajansı Müdürü Didier Jaffre, Nestlé Grubu'nun baskısıyla harekete geçti. Şirketin işlettiği su kuyularının sağlıkla ilgili olumsuz raporları, resmi belgelerden silindi ya da değiştirildi.
Zararlı Kalıntılar Bilinçli Olarak Gizlendi
Senato Komisyonu raporu, değiştirilen belgelerde bakteri, herbisit ve yıllardır yasaklı pestisit kalıntılarının bulunduğunu vurguladı. Bu bilgilerin gizlenmesiyle kamu sağlığının riske atıldığı, aynı zamanda diğer maden suyu üreticilerinin de haksız rekabet koşullarına zorlandığı belirtildi.
Yasaklı Arıtma Sistemlerine Göz Yumuldu
Rapor, Nestlé'nin, yasaklı su arıtma sistemlerini kullanmayı sürdürmek için hükümetten özel izin aldığını ortaya koydu. Şirketin, Fransa Cumhurbaşkanlığı nezdinde güçlü bağlantılar kurarak bu izinleri kolayca alabildiği belirtildi. En azından 2022 yılından bu yana, bu sistemlerin kullanıldığının hükümet tarafından bilindiği ifade edildi.
Elysee Sarayı ile Sıkı İlişkiler Kuruldu
Senato, skandala ilişkin yaptığı soruşturmada, dönemin Elysee Sarayı Genel Sekreteri Alexis Kohler'in adını da dosyaya dahil etti. Komisyon Başkanı Laurent Burgoa, Kohler'e gönderdiği davet mektubunda, Nestlé Grubu'nun Elysee ile birçok defa temas kurduğunu ve bu temaslarda Kohler'in aktif rol oynadığını dile getirdi. Ancak Kohler, kuvvetler ayrılığı ilkesini gerekçe göstererek ifadeye katılmayı reddetti.
Sanayi Bakanı da Skandalın Parçası
Ocak 2024'te Le Monde ve Radio France tarafından yayımlanan haberde, dönemin Sanayi Bakanı Agnès Pannier-Runacher'in, Nestlé'ye yasaklı sistemlerle üretim izni verdiği belgeleriyle ifşa edilmişti. Bu gelişme, kamuoyunun tepkisini çekmiş ve skandalın kapsamını genişletmişti.
Şeffaflık ve Güven Yeniden Tartışılıyor
Fransa'da kamuoyunun büyük tepkisini çeken bu skandal, şeffaflık, kamu sağlığı ve kurumsal çıkarlar arasında süregelen çatışmayı yeniden gündeme taşıdı. Resmi kurumların bir özel şirket lehine halk sağlığını hiçe sayan adımlar atmış olması, siyasi ve hukuki sorumlulukların sorgulanmasına neden oldu.
Skandalın Ardından Güven Krizi Derinleşiyor
Fransa'daki "şişe suları skandalı", yalnızca bir gıda güvenliği krizi değil; aynı zamanda devlet ile özel sektör arasındaki karanlık ilişkilerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Skandalın derinleşmesi, kamu kurumlarına olan güveni zedeledi. Bu gelişmeler, önümüzdeki dönemde yeni yasal düzenlemeleri ve siyasi sorumluluk tartışmalarını beraberinde getirebilir.