Ankara 9. İdare Mahkemesi, avukatlık staj süresini borçlanmak isteyen bir kamu görevlisinin başvurusunun reddedilmesi üzerine AYM’ye itiraz yoluna gitti. Mahkeme, 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesindeki “yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır” ibaresinin, sigorta başlangıcının geriye götürülmesini engellediğini ve bu yönüyle eşitlik ilkesini zedelediğini savundu. Böylece bireysel bir uyuşmazlık, sosyal güvenlik sistemine ilişkin daha geniş bir tartışmanın kapısını araladı.
Farklı Statüler İçin Farklı Kuralların Mümkün Olduğu Vurgulandı
AYM, kararında sosyal güvenlik sisteminin 2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile tek çatı altında toplandığını, ancak bazı sigortalılar için farklı statülerin korunmaya devam ettiğini hatırlattı. Bu kapsamda, 1 Ekim 2008’den önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olarak çalışan kamu görevlilerinin “iştirakçi” statüsünde bulunduğu ve bu gruba ilişkin borçlanma işlemlerinin farklı kurallara tabi olabileceği belirtildi.
Mahkeme, itiraz konusu düzenlemenin, 5434 kapsamındaki kamu görevlilerinin borçlanılan süre kadar sigortalılık başlangıcını geriye çekmesine izin vermediğini açıkça ifade etti. Buna karşılık diğer sigortalı gruplar arasında farklı uygulamaların bulunmasının Anayasa’ya aykırılık teşkil etmediği sonucuna varıldı. Yüksek Mahkeme, sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesi ile kamu maliyesinin sürdürülebilirliği açısından bu farklılığın makul olduğunu belirtti.
Sosyal Güvenlik Hakkının İhlal Edilmediği Belirtildi
AYM kararında, sosyal güvenlik hakkının tamamen sınırsız bir hak olmadığı, devletin ekonomik gücü, mevcut sosyal koşullar ve sistemin sürdürülebilirliği çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Bu nedenle, borçlanma yapılan sürelerin sigortalılık başlangıcına etkisini sınırlayan düzenlemelerin, kamu görevlilerinin sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldırmadığı ifade edildi. Mahkemeye göre söz konusu düzenleme, sadece bir etki alanı sınırı getiriyor ve bu sınır ölçülülük ilkesini ihlal etmiyor.
Karşı Oyda Eşitlik ve Ölçülülük Eleştirildi
Karara karşı çıkan üyeler ise farklı bir bakış açısı sundu. Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan ile bazı üyeler, eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini savunarak aynı nitelikte borçlanma yapan kamu görevlileriyle diğer sigorta grupları arasında farklı muamele oluşturulduğunu belirtti. Buna ek olarak, kamu görevlilerinin borçlanma yoluyla sigorta başlangıcını geriye götürmelerine engel olunmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu görüşü dile getirildi. Bu değerlendirmeler, karara yönelik hukuki tartışmaların süreceğini göstermesi bakımından önem taşıyor.
Kararın Yakından İlgilendirdiği Gruplar Netleşti
AYM’nin ret kararı, özellikle kamu görevlileri açısından doğrudan sonuçlar doğuruyor. Karardan etkilenen gruplar şu şekilde öne çıkıyor:
- 1 Ekim 2008’den önce 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi statüsünde olan kamu görevlileri,
- Avukatlık stajı dahil çeşitli süreleri borçlanmak isteyen memurlar,
- Staj borçlanmasıyla sigorta başlangıcını geriye çekerek emeklilik şartlarını erkene almak isteyen kamu çalışanları.
Bu kişiler için sigortalılık başlangıç tarihinin borçlanılan süre kadar geriye götürülemeyeceği yönündeki mevcut uygulama aynen devam edecek.
Kararın Sosyal Güvenlik Sistemine Etkisine Dair Değerlendirme
Bu karar, sosyal güvenlik sisteminde uzun süredir devam eden “eşitlik” tartışmalarının yeniden değerlendirilmesine zemin hazırlıyor. AYM’nin yaklaşımı, sistemin sürdürülebilirliğini gözeten bir çizgide kalırken, farklı gruplar arasındaki statü farklarını meşru nedenlere dayandırarak koruyor. Dolayısıyla karar, ileride yapılabilecek muhtemel yasal düzenlemeler için de referans niteliği taşıyor.
Tartışmalar Sürecek, Uygulama Değişmeyecek
AYM’nin bu kritik kararıyla, kamu görevlilerinin staj borçlanması yoluyla sigorta başlangıç tarihini geriye çekme beklentileri karşılık bulmadı. Ancak bu karar aynı zamanda sosyal güvenlik hukuku açısından önemli bir tartışmanın devam edeceğine işaret ediyor. Mevcut hukuki düzenleme yürürlükte kaldığı sürece, 5434 sayılı Kanun kapsamındaki kamu görevlilerinin borçlanma yoluyla emeklilik şartlarını öne çekmesi mümkün görünmüyor. Yine de farklı uzman görüşleri ve karşı oy gerekçeleri, bu alandaki hukuki ve sosyal tartışmaların ilerleyen dönemde de gündemde kalacağını gösteriyor.




